Coğrafi konum olarak muazzam bir yere sahip olan Türkiye, elinde bulunan üretim imkanlarından yararlanamaması sebebiyle Dünya’yı etkileyen her olaydan en fazla etkilenen ülke oluyor. Dışa bağımlılığın fazla olduğu ülkemiz, cari açıktaki büyük farktan dolayı tarafı olmadığı durumlarda bile herkesten daha çok etkileniyor. Öyleki olayların tarafı olan ülkeler bile bizden daha az etkileniyor.

Son yıllarda Dünya’nın ekonomi ve siyasetinde sürekli olarak dalgalanmalar yaşanıyor. Covid 19 sürecinin yaşanması ile birlikte pek çok ülke maddi manevi zarar görmüştü. Ekonomik ve siyasi buhran sebebiyle, pandeminden en fazla etkilenen ülke yine Türkiye olmuştu.

Ukrayna ve Rusya arasında gerçekleşen soğuk ve sıcak savaş yine Türkiye’yi derinden sarstı. Dünya tahıl ambarı olan Ukrayna ve Dünya enerji merkezi olan Rusya arasındaki savaş elbette tüm ülkeleri etkisi altına aldı. Ancak hiçbir ülke Türkiye kadar etkilenmedi. Hatta muhtemelen savaşın tarafları olan Ukrayna ve Rusya bile bu durumdan bizim kadar etkilenmedi.

Uzun yıllardır Ortadoğu’da süre gelen istikrarsız yönetimler ve sürekli olarak var olan savaş tehdidi yine en çok Türkiye’yi etkiledi. Suriye içerisinde yaşanan iç savaş bölge geneline yayıldı ve burada yaşayan insanlar ülkelerini terk etti. Bu mülteci göçünden de yine en çok Türkiye hasar aldı.

Şimdi de İsrail ve Filistin arasında yaşanan sıcak gelişmeler...

Peki her olay neden bizi bu kadar etkiliyor?

Türkiye’de yanlış giden şey ne?

Bütün bu gelişmelerden kim ya da kimler sorumlu?

Bu sorulara kim ya da kimlerin nasıl bir cevap vereceğinin çok da bir önemi yok aslında. Çünkü mesele “Ey Amerika”, “Ey Dış Güçler” diye seslenmekle olmuyor. Bir ülke düşünün ki kendisinin tarafı olmadığı konu kendi içerisindeki siyasete taşınsın. Bir ülke düşünün ki tarafı olmadığı olay ya da durumlar ülkenin genel seçimlerine yansısın.

Henüz genel seçimlerin üzerinden 5 ay gibi kısa bir zaman geçti. O dönem ve sonrasında en sık konuşulan konulardan biri neydi?

Hadi biraz hafızanızı zorlayın!

Elbette ki mülteciler sorunu. Bir taraf “Göndereceğiz” derken bir taraf “Sahip çıkacağız” diyor.

Peki bütün bunların ana odağında ne var?

Ne yazık ki ülke olaraak stratejik bir yapılanmamız yok. Avrupa’nın bir çok ülkesi yıllardır göçmen alıyor. Ama onlar bunları bir strateji dahilinde yapıyorlar. Sanayi sektöründe, sağlık sektöründe ya da hizmet sektöründe. Yani bir şekilde bir yapılanma dahilinde durumlar oluşturuluyor.

Ne yazık ki dışa bağımlı olan ve üretim açığı olan ülkemiz, tarafı olsun olmasın her olaydan en fazla etkilenen ülke olmaya devam ediyor.

Marvel ve Disney’in süper kahraman filmlerini düşünün. Kahramanlar uzaylı tehlikesine karşı Amerika’yı savunuyor. Bu filmler gerçeğe dönüşse ucu yine bize dokunur.

Amerika büyük bir ülke, dolar falan filan diye düşünüp normal karşılayabiliriz belki ama geldiğimiz noktada, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında, dış dünyadan kopuk yaşayan 2 kabile kendi arasında savaşsa muhtemelen etkilenen yine biz oluruz.