Türkiye Futbol Federasyonu’nun aldığı kararlar her zaman olduğu gibi yine eleştirilerin odağında. Doğru bir yapılanma ve iş yapamadıkları gibi üstüne üstelik bir de doğrunun karşısında yer alarak kulüpleri zor durumda bırakmaktan geri kalmıyorlar.
Her seferinde nasıl bir adım attıkları belli olmayan TFF yöneticileri, kendi kararlarının da zıttına çıkmayı başarıyorlar.
TFF’nin Milli Takım ve kulüplerdeki yabancı oyuncu sınırlandırması konusuna değinmek istiyorum.
Farklı bir Milli Takımı seçmiş Türk asıllı futbolcuyu yabancı kabul eden, Milli Takıma oyuncu havuzu oluşmadığı için kulüplere yabancı oyuncu sınırı getiren TFF, ne hikmetse şimdi de yeni bir iddia ile gündeme geldi.
Milli Takım’ın bir önceki teknik direktörü Stefan Kuntz. Mevcut teknik direktör Vincenzo Montella. Yani her ikisi de yabancı teknik direktörler. Benim yerli ya da yabancı teknik direktör diye bir tartışmam yok. Başarıyı kim sağlayabilecekse başımız üstüne. Nitekim Kuntz, iyi bir hocaydı ama tutmadı. Montella, göreve iyi başladı. Umarım EURO 2024’te de bu gidişatı sürdürür.
Benim soru işaretim TFF’nin kendisiyle çelişen kararları...
Daha 2 yıl önce kulüplerin yabancı sınırı haklarını yeniden düzenledi. Zaten bu meseleye yaklaşık 10 yıldır takmış durumdalar. Neymiş efendim, Milli Takıma oyuncu yetişmiyormuş. Şimdi de ortada bir iddia var ki Gedson Rodriges ve Sacha Boey, Milli Takıma kazandırılmaya çalışılacakmış.
Yanlış anlaşılmasın, benim bununla ilgili de karşı olduğum bir durum yok. Aksine çok mutlu olurum. Çünkü her iki futbolcu da gayet başarılı ve disiplinli. Devşirme diye tabir edebileceğimiz bu uygulama zaten bir çok spor dalında sıklıkla gördüğümüz bir durum. Günümüzde Milli Takım zaferleriyle adından söz ettiren voleybolcu Melissa Vargas da bu şekilde ülkemize kazandırıldı. Futbolda geçmişte, Mehmet Aurelio ve Colin Kazım’da da bu durumu gördük ve her iki oyuncuda takıma enerji kattı.
Benim sorunum TFF’nin iki yüzlü politikası.
Kulüplerde yabancı oyuncu sınırlaması getirdin. Sırf bu sınırlamalar yüzünden olmayacak oyuncular olmayacak paralara transfer oldular ve transfer oldukları takımlarda hiçbir başarı elde edemeden sadece transfer eden kulüplere eksi masraf oluşturarak yok olup gittiler. Yurtdışından sırf yerli diye onlarca gurbetçi oyuncu getirildi. Ne yazıkki yine bir çoğu varlık gösteremedi ve kulüplerin hanesine maddi bir yük daha bindi.
Şimdi de Türkiye Milli Takım’daki mevkisel sorunları çözmek adına iki yabancı futbolcuyu devşirmeye çalışılması iddiası gündemde. Yani bu ne anlama geliyor farkındasınız değil mi? Biz o kadar karar aldık, kulüpleri kararlarımız doğrultusunda transfer politikalarını değiştirmeye zorladık, kulüpler aldığımız kararlar neticesinde zarar etti ama bizim kararlarımız doğru gelişmedi. Hala istediğimiz oyuncu havuzu oluşturulamadı ve devşirme oyuncuyu gündemimize alıyoruz.
Anlayacağınız deneme yanılma yoluyla fikir üretiyorlar. Derin bir sorunu yüzeye endeksliyorlar. Mesel sizce bir kulüpteki yabancı sınırı mı? Oyuncunun yerlisi ya da yabancısı diye bir ayrım mı olur?
İyi oyuncu her durumda ve şartta oynar. Misal; Ferdi Kadıoğlu, Abdülkerim Bardakçı, Uğurcan Çakır... (Bu isimleri daha da sıralayabiliriz) Bu oyuncular kulüplerinde yerli oyuncu diye mi oynuyor, yoksa iyi oyuncu mu diye oynuyor?
Mesele kulüplerdeki yabancı oyuncu sınırı değil sayın TFF yöneticileri. Mesele alt yapı ve antrenman eksiklikleri.
10 milyon nüfusu olan ülkeler takır takır futbolcu yetiştiriyor. Biz neredeyse 100 milyon olduk ama Milli Takıma oyuncu yok.
16 – 17 yaşındaki çocuklar Avrupa kulüplerinde Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarına çıkıyor, bizde 24 – 25 yaşındaki oyuncu genç oyuncu diye adlandırılıyor.
Sorunu çözmek istiyorsan; derinlere dalmak zorundasın Sayın TFF...