Özellikle pandemi dönemindeki mekan yasakları nedeniyle popüler olan sahile sandalye atma işini son dönemlerde baya abarttığımızı düşünüyorum. Mersin’de sahilde yürüme, koşma, spor yapma alışkanlığı “belirli bir kesimde” hep vardı aslında ama o kesim günün belirli saatlerinde belirli aralıklarla bunu yapıyordu.
Şimdi ise durum tam bir felakete dönüşmüş.
Geçtiğimiz akşam Fenerbahçe Meydanı civarında kısa bir yürüyüş yaptım. Gördüklerim karşısında yaşadığım kısa süreli şoktan nefes alamadığımı hissettiğim anda çıktım. Meydanın önündeki alandan denize giren ve ıslak ıslak insanların yanından koştura koştura denize yeniden atlayan göçmenler mi dersiniz, 30-40 kişilik grubun pervasızca topla oynadığı oyun nedeniyle inleyen meydan mı dersiniz, sokak satıcılarının insanları taciz eden yalvarışları mı dersiniz… Ne derseniz deyin ama dediğiniz, içinizden geçirdiğiniz her şey o gün oradaydı.
Pandemi döneminde nefes almak için kaçıp gittiğimiz kısıtlı zamanda oturup salgın gündeminden uzaklaşmaya çalıştığımız, pandemi öncesinde yetişkinlerin, gençlerin, çocukların rahatlıkla oturduğu, sohbet ettiği o güzelim sahil o bizim bildiğimiz sahil olmaktan çıkmış artık.
O kalabalıkta, o başkalarına saygısı olmayan, toplum kültüründen uzak yaşam tarzlarını belirleyen insan yığınının içerisinde, o kocaman sahilde nefes alamadığımı hissettim. Dinlenmek için çıktığım o yolda yoruldum.
Sabah akşam yürüyüş yapan kesimse hiç ortalıkta yoktu. Zaten neden olsunlar ki? Onların artık yürüyüş yapabilecekleri bir alan kalmamış, bırakmamışlar.
Kimsenin zevkleri, eğlence anlayışı, zamanı nasıl değerlendirdiği kimseyi ilgilendirmez elbette ama bunu başka insanların eğlenme ya da dinlenme anlayışlarını bozmadan yapmakta fayda var.
Herkesin birbirine saygı gösterdiği, daha çok anlayışlı sahilimize yeniden dönme ümidiyle…