Her yerde bir tartışma, her köşe başında bir kaos. İnsanların aklındaki sorular, aradıkları cevaplar asla bitmiyor. Sabah saatlerinde ulaşımdaki zamlar, öğle saatlerinde hava sıcaklıkları, akşam saatlerinde genel hayat pahalılığı, gece saatlerinde ise günün muhasebesi.
Sabah saatlerinde; dolmuş ve otobüslerde her yaştan insanın yaptığı ulaşım zamları,
Öğlen saatlerinde yemek arasında dışarı çıkılmasıyla birlikte eyyam-ı bahur, Basra sıcaklıkları,
Akşam saatlerinde; market alışverişleri, gece saatlerinde; “Ne olacak bu halimiz?” sorgulaması.
Bizim rahatça yaşayacağımız, aklımızdan soruların cevap bulduğu, sorunsuz, sıkıntısız, nefes alabileceğimiz saat dilimi tam olarak ne zamana denk geliyor?
Sanırım şu sıralar bu sorunların, soruların cevabı yok. Bu bile aklımızda yeni bir soru alanı oluşturuyor.
Peki, ne olacak halimiz, nasıl çıkarız bu işin içinden?
Evet, yine yeni bir soru ama durum bu…
Bizler, Descartes’in de dediği gibi “Düşünüyorum, öyleyse varım” diyemiyoruz ne yazık ki var olduğumuzu biliyoruz, varız ama soruların cevabı yok, çıkamıyoruz işin içinden. Her yaştan, her cinsiyetten her insan aynı durumda.
Beynimiz “eror” verme noktasında artık. Haydi biraz rahatlayalım o halde. Zihnimizi dinlendirip yeni haftaya yeni zihinlerle ama yeni sorular ve sorunlar olmadan başlamaya çalışalım hep birlikte.