Kıbrıs’ın kuzeydoğusunda yer alan Girne Kalesi, bugüne kadar gezdiğim onlarca kalenin hiçbirine benzemeyen özellikleriyle büyüleyici bir kale oldu benim için. Kalenin henüz içine girmeden sıradan bir kale gezeceğinizi düşünüyorsanız aldanırsınız. Kalede Eski Eserler Dairesi tarafından yapılan çalışmalarla çok sayıda tarihsel tipleme ve mekân canlandırmaları yer alır. Vrysi’de çıkartılan eserlerin sergilendiği ve köy yaşantısının canlandırıldığı Vrysi Yerleşim Yeri Müzesi, Kırnı Mezarları bölümünde sergilenen Erken ve Orta Tunç dönemlerine ait buluntular, korkunç işkencelerin yaşandığı Lüzinyanlar Zindanı’ndaki canlandırmalar ve Girne Batığı'nın sergilendiği Batık Gemi Müzesi, Girne Kalesi’ni bir açık hava müzesine dönüştürmüş adeta. Bütün bunların hepsinin bir kalenin sınırları içerisinde oluşu, ziyaretçileri müthiş bir görsel şölenin içerisine sokuyor.
Girne Kalesi, 7. yüzyılda Arap-İslam akınlarından kentin korunması amacıyla Bizanslılar tarafından yapılmıştır. Dikdörtgen plana sahip olan kale Bizans, Fransız kökenli bir hanedanlık olan Lüzinyanlar, Venedik, Osmanlı ve İngiliz mimari izlerini bünyesinde taşır. Kalenin önemli bir kısmı Kral John Dibelin (1208-1211) tarafından yaptırılır ve Lüzinyan krallarının barış zamanlarında dinlenme, savaş zamanlarında da sığınma yeri halini alır. 1373 yılında Ceneviz akınlarından zarar gören kalede, 1489’da Venedikliler’in eline geçince savunmaya dönük değişikliklere gidilir. Kale 1570 yılında, direniş göstermeden Osmanlılara geçer ve üç asır Osmanlıların elinde kalır. Her farklı uygarlıkta çeşitli amaçlara hizmet eden kale 1878-1960 arasında, İngiliz Sömürge İdaresi döneminde polis okulu ve hapishane olarak kullanılır.
Kale ziyaretçilerini etkileyecek çok sayıda farklı mimari eseri bünyesinde taşır. 1100'lü yıllarda yapılan Bizans kilisesi, Venedik kuleleri, Lüzinyan Dönemi’nde yapılan bekçi odası ve büyük salon, zindan ve ambar odaları, Bizans dönemi kulesi, Venedik savunma platformu, sarnıç, Kırnı mezarları, Venedik dönemi cephaneliği ve top mazgalı, kalenin içinde yer alan mimari eserlerden bazılarıdır. 1570’te Osmanlılar’ın Kıbrıs'ı fethinde ölen Osmanlı Amirali Sadık Paşa'nın lahti de kalenin hemen girişindedir.
Kaleye giriş, 1400'lü yıllara kadar içi su dolu bir hendek üzerine yapılmış bir geçitten sağlanmış. Günümüzdeki geçişin de sağlandığı bu dar geçitten geçtiğinizde karşınıza ilk olarak Ortaçağ mimarisine uygun bir tünel çıkacaktır. Tünelin ardından ulaşılan iç kapının tonozundaki üç aslanlı Lüzinyan amblemi, başka bir yapıdan buraya getirilmiştir. 12. yüzyıla tarihlenen ve bir Bizans yapısı olan, St. George Kilisesi, günümüze oldukça sağlam ulaşmış. Kilise önceleri kalenin dışında bağımsız bir yapıyken, Venedik döneminde genişletilen kalenin içerisine dahil edilmiş. Kubbesi hala sağlam olan kilisenin, dış duvarlarında yer alan kabartmalar ve içerisindeki freskler ziyarteçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Kalede o kadar fazla gizemli alan var ki bunların hepsi aslında apayrı yazı konusu. Bunlardan biri de Lüzinyan zindanlarıdır. Korkunç acıların ve işkencelerin yaşandığı Lüzinyan zindanlarında, suçlular tek hücreli karanlık zindanlara atılıp hançerlenerek, dar ağacına asılarak, kafası kesilerek ya da dört parçaya bölünerek cezalandırılmışlar. Günümüzde zindanın içerisindeki cezalandırılma yöntemleri çeşitli canlandırmalarla gösterilmiştir. İki farklı odadaki derin kuyulara atılan, açlık ve çeşitli işkencelerle ölümü bekleyen bir kadın ve bir erkek heykel, tutsakların canlandırıldığı görüntülerden sadece bir kaçıdır. Daha çok Lüzinyan Kralı I. Peter döneminde yaşanan korkunç işkencelerin canlandırmalarının bir çoğunu, zindanların içerisinde görmeniz mümkün. Yüreğiniz el verirse bu zindanlara öyle girin derim.
Girne’nin 10 kilometre doğusundaki Vrysi Neolitik köy yerleşim yerinde yapılan kazılardaki buluntular ve günlük yaşantıya dair canlandırmalar yine kalenin içinde, Vrysi Yerleşim Yeri Müzesi’ndedir. Erken ve Orta Tunç Çağı dönemlerine ait buluntular, kalede Kırnı Mezarları bölümünde yer alır. Mezar şeklinde düzenlenen odada iskelet kalıntıları ve ölen kişiyle birlikte gömülen bazı eşyalar, aslına uygun olarak sergilenmektedir. Yine bu bölümlerin yanındaki Akdeniz Mezar Kazısı bölümünde, Helenistik dönemden Erken Bizans Dönemi’ne kadar kullanılan mezar tipleri yer bulur.
Kale içinde dikkatinizi çekecek yerlerin başında Batık Gemi Müzesi gelecektir. Müzede sergilenen gemi, Türkiye’de Bodrum Kalesi’nde yer alan Sualtı Arkeoloji Müzesi’ndeki Uluburu Batığı’ndan sonra, günümüze kadar korunagelen dünyanın en eski batık gemilerinden birisidir. 1967’de balçığa gömülü olarak bulunan geminin M.Ö. 300’lü yıllarda yakalandığı fırtına sonucu Girne limanından 1,5 kilometre. açıkta battığı saptanmıştır. 1969’da uzman ekiplerin çalışmaları sonucu su üstüne çıkarılan gemi, kalenin içindeki müzede özel bir havalandırma sistemiyle sergilenmeye başlamıştır. Müzede, geminin çıkarılma öyküsünün ayrıntılı bir şekilde çekilmiş fotoğraflarını da görebilirsiniz.
Kaledeki Lüzinyan Kulesinde Lüzinyan, Venedik ve Osmanlı dönemlerinin özelliklerini yansıtan savaş zırhlarının yanı sıra kaleye hakim olmuş ülkelerin bayrakları da sergilenmektedir. Venedik Kulesinde, kuleden top atışı hazırlığı yapan askerlerin canlandırmaları yer alır.
Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs, ziyaretçilerine özellikle Orta Çağ’dan günümüze kalan kaleleri ve tarihi dokusuyla, her an eşsiz bir ana tanıklık etmelerini sağlar. Akdeniz’in turkuaz rengi sularına açılan limanın hemen yanında yer alan Girne Kalesi, çok farklı medeniyetlerin izlerinin gözlendiği bir mozaiğe dönüşmüştür. Akdeniz’in muhteşem güzelliklerini ve tarihini doyasıya yaşayacağınız nadide bir kent olan Girne, kendisini gezenlerin unutamayacağı bir beldedir. Temmuz 2023