Lüzumsuzsa söndür. Bu yazıyı hepiniz bir yerlerden okumuşsunuzdur. Okullarda bazı devlet dairelerinde özellikle de askerde her ışık anahtarının altında yazar. Tasarrufun dikkat çekici noktalarındandır. Evet bir şey lüzumsuzsa kullanılmaz ve tasarruf sağlanır. Ancak vatandaşın tasarruf edecek neyi kaldı?
Hala birileri çıkıp çıkıp tasarruftan bahsediyor. Vatandaşın tasarruf yapmasını söylüyorlar. Peki bu tasarrufu nasıl yapacaklar, neyle yapacaklar? 3 öğün yerine 2 öğün mü yemek yiyecekler? 4 değil 3 ekmek mi alacaklar? Otobüs kullanmayıp işe, okula yürüyerek mi gidip gelecekler?
Ortada gerçekten çok büyük bir ironi var. “İzahı olmayan şeyin mizahı olur” derler. O zaman bundan daha mizah bir konu bulamazsınız.
Vatandaşın tasarruf yapması gerektiğini söyleyenlere bir bakın. Altlarında vatandaşın vergileriyle ödenen arabalar, gez babam gez. Yakıt mı bitti, sorun yok hemen doldur depoyu zaten o da vergilerden ödeniyor. Kardeşim sen tasarruf yap o zaman. Benim vergilerimle bu arabalara binme, bu koltuklara bu saraylara oturma. O zaman da cevap belli “Yok olmaz, itibardan tasarruf olmaz.”
İnsanlar artık yiyeceği ekmeği bile sayarak alırken, peyniri ekmeğe koklatırcasına koyarken daha bu halk neyin tasarrufunu yapsın? Halk yeterince boğazından kıstı bir zahmet sizde birazcık “İtibardan tasarruf” edin.
Gelin bir seferlik de bir şeyler karşılıklı olsun. Yemeyin ejder meyvesini. Takmayın o marka saatlerinizi. Ne dersiniz?
Yanlış anlaşılmasın kimsenin ne aldığında ne taktığında gözümüz yok. Ama benim vergilerimle bunları yaparken bari pişkin pişkin bir de tasarruf etmemizi dile getirmeyin çünkü adama gülerler. Biz de böyledir, ağlanacak halimize güleriz.