Özel Haber

Mersin’de emekçiler ve emekliler “Sefalete teslim olmayacağız” dedi

Mersin Emek Demokrasi Platformu, yaptığı çağrı sonrası Özgür Çocuk Parkı’nda toplanarak “Sefalete teslim olmayacağız” başlıklı basın açıklaması yaptı.

Abone Ol

Haber / Ceren Seyran İnan

Sefalete teslim olmayacağız. Emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz’ diyerek çağrı yapan Mersin Emek Demokrasi Platformu, ülke genelinde yapılan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), eylemlerine destek verdi. Özgür Çocuk Parkı’nda yapılan açıklamada metni okuyan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Eş Başkanı Sevgi Başkavak, “Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz. Çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor. Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor” dedi.

İşçisi, işsizi, kamu emekçisi, asgari ücretlisi, emeklisi, dar gelirlisi ile toplumun ezici çoğunluğunu oluşturanlar milyonların, emeğin ve halkın tablosu yoksulluk içinde” diyen Başkavak, “Alın teri ile emeği ile yaşam mücadelesi verenler, yoksullaştırılan milyonlar olarak hepimizi kapsayan bu tablo her geçen gün daha fazla kararmaktadır” ifadelerini kullandı.

Ekonomi politikalarına tepki göstererek ‘Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programı’ olarak tanımlayan Başkavak, halkın taleplerini şu şekilde sıraladı:

“Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14 bin 493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılmasını için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.

Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.

Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.

Bunun için mevcutta iktidarın ‘en düşük maaş’ olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bunun için: 

Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini,

Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde15’ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,

Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.

İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.

Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren ‘toplu satış sözleşmeleri’ değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.

Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını istiyoruz”