Haber / Alper Yetgün

Uğur Dündar, Cem Yılmaz’ın kapısına dayandı, o muhteşem replik yeniden gündem oldu Uğur Dündar, Cem Yılmaz’ın kapısına dayandı, o muhteşem replik yeniden gündem oldu

1970 yılında gerçekleşen işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerine dair kanun değişikleri ile başlayan işçi direnişinin 54. yıldönümünde DİSK Çukurova Bölge Temsilciliği yaptığı açıklama ile yaşanan olayların tarihsel önemini güncel değerlendirmeler eşliğinde paylaştı. DİSK Çukurova Bölge Temsilciliği adına basın açıklamasını okuyan Genel İş Sendikası Başkanı Kemal Göksoy, işçiler, emekçiler ve emekliler olarak zor günler geçirdiklerini, zenginlerin daha da zenginleşirken milyonların yoksullaştığını belirtti.

“Bundan tam 54 yıl önce, dönemin siyasi iktidarı Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak amacıyla bir yasa tasarısı hazırladı. Getirilmek istenen yasada bir sendikanın ve konfederasyonun Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için işçilerin üçte birini üye yapması gerekecekti. Yüzde 33’lük bir barajla DİSK’in önüne set çekmek istiyorlardı. Bu yasa tasarısı 1961 Anayasası’nda tanınan hakları yok saymaktaydı” diyen Göksoy, “Bu zorlu günleri nasıl aşacağımızı ise Türkiye işçi sınıfının, 15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişi gösteriyor” dedi.

“Bize bir kez daha sömürü, adaletsizlik ve kölelik dayatılıyor”

Adalet ve hürriyet mücadelesini büyütme kararlılığımızı ifade etmek için bir arada olduklarını aktaran Göksoy, “Türkiye işçi sınıfı olarak 15-16 Haziran direnişinde gösterilen birliği, dayanışmayı ve mücadeleyi örgütlemek zorundayız. Çünkü bize bir kez daha sömürü, adaletsizlik ve kölelik dayatılıyor. Enflasyon nedeniyle yaşanan kayıpların karşılanmayacağı hükümet yetkilileri tarafından açıkça ilan ediliyor. Şirket karları rekorlar kırarken ücretleri enflasyonun nedeni olarak gösterecek kadar akıldışı politikalar ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

“Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında”

“Emeği ucuzlatmak uğruna, işverenlerin sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO sözleşmeleri göz göre göre çiğneniyor, Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkum ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri maliyet unsuru olarak görülüyor ve işçiler önlenebilir iş kazalarında yaşamdan koparılıyor” diyerek işçilerin eşitsiz ve adaletsiz koşullarda çalıştırıldığını savunan Göksoy, Türkiye’nin işçi hakları konusunda en kötü 10 ülke arasında yer aldığı bilgisini verdi.

Gelirde adaletsiz dağılımın vergilendirmedeki adaletsizlikle birleştiğini savunan Göksoy, “Gelirde adaletsizlik büyürken vergi yükü daha fazla işçilerin, dar gelirlilerin omuzlarına yıkılıyor. Aşırı karlar elde eden şirketlerin vergilerine imtiyaz üstüne imtiyazlar tanınırken biz mücadele edip ücretlerimizde artış sağlasak bile bu artışlar ‘vergi dilimi’ yoluyla gasp ediliyor. Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik ile perçinleniyor” diyerek işçilerin bu koşulları hak etmediğini belirtti.

Gelirde, vergide, ülkede eşitliğin ve adaletin yer alması gerektiğini kaydeden Göksoy, “Sendikal haklarımız, demokrasi, adalet ve ekmek için buradayız” dedi.

Basın açıklamasını sloganlarla tamamlayan üyeler, işçileri DİSK çatısı altında mücadeleye davet etti.

Muhabir: Alper Yetgün