Haber / Barış Çoban
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Özgür Çocuk Parkı’nda toplanarak, 9 yıl önce Ankara Garı önünde katledilen 104 kişiyi andı. Kentten birçok STK ve siyasi parti temsilcisinin katıldığı açıklamayı, platform adına Tüm Bel-Sen Mersin Şube Başkanı ve Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Özbay okudu.
“Ortadoğu’da akan kanın bir an önce durmasını istiyoruz”
Mersin Emek ve Demokrasi Platformunun Dönem Sözcüsü Mustafa Özbay, Ankara’daki Emek, Barış ve Demokrasi Mitingine yapılan saldırıda, barış isteyen yüzlerce insanın katledilmesinin ardından 9 yıl geçtiğini hatırlatarak sözlerine başladı.
Acılarının ve öfkelerini her geçen gün daha da büyüdüğünü söyleyen Özbay, “9 yıl önce Ankara Garı önünde Cumhuriyet tarihinin en kanlı, en vahşi katliamında yaşamlarını yitiren yoldaşlarımızı bir kez daha saygıyla, özlemle anıyoruz” dedi.
Ortadoğu’da kanın, gözyaşının ve katliamların ardı arkasının kesilmediğini anlatan Özbay, “Bugün emperyalist ülkelerin başta Amerika olmak üzere, vekalet verdikleri İsrail Hükümeti, çocukları, kadınları, masum sivilleri hedef alarak, Filistin ve Lübnan halkını katlederek Ortadoğu’yu adeta kana buluyor.
Buradan bir kez daha İsrail Hükümetini güçlü bir şekilde lanetliyor, Ortadoğu’da akan kanın bir an önce durmasını istiyoruz” dedi.
“Katilleri tanıyoruz”
Katliamla sonuçlanan Emek, Barış ve Demokrasi Mitinginin amacını anlatan Özbay, “Bizler bu süreçleri görerek halaylarla, türkülerle emek, barış ve demokrasi için bu topraklar ve Ortadoğu’da akan kanın durması için, anaların gözyaşlarının bir daha akmaması için tek yürek olarak DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve emek demokrasi güçleriyle seslerimizi birleştirerek Ankara’da buluştuk. Ama katliamcılar, işbirlikçiler Ankara’ya barış istemek için giden yoldaşlarımızın aramızdan ayrılmasına sebep oldular. 104 arkadaşımızı barış şehidi verdik, çok sayıda arkadaşımız ağır yaralandı.
10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da tam anlamıyla bir katliam planlandı ve hayata geçirildi.
Biz, bu bombaları patlatanları da koruyup kollayanları da işbirlikçileri de katliamcıları da dün Maraş’tan, Sivas’tan, Çorum’dan, Taksim’den, Madımak’tan, Roboski’den, Reyhanlı’dan; Adana’dan, Mersin’den, Diyarbakır’dan, Suruç’tan ve en son olarak yüzlerce barış şehidi ve yüzlerce ağır yaralı verdiğimiz Ankara’dan biliyoruz ve bu katilleri tanıyoruz” açıklamasında bulundu.
“Saldırıyla hedef alınan halkların kardeşliğiydi”
Dönemin Başbakanının “Patlamalar oldukça oylarımız her geçen gün yükseliyor” söylemlerini hala hatırladıklarını anlatan Özbay, şöyle devam etti: “Saraylarını, saltanatlarını kurtarmak için Türkiye’yi kanlı bir sürecin içine çekenlere karşı ülkenin dört bir yanından gelen Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla on binlerin buluştuğu, kucaklaştığı, aynı türküleri söyleyerek, aynı halaya aynı horona durarak, emek, barış, demokrasi diye haykıran insanlara saldırarak katliam yapanların hedefi neydi?
Saldırganların hedefi oldukça açıktır. Hedef emekti, hedef barıştı, hedef demokrasiydi, hedef halkların kardeşliğiydi.
“Neden önlem alınmadı”
8 yıldır sorduk ve bugün dokuzuncu yılında yine soruyoruz; 10 Ekim’den 22 gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazışmalarında Ankara’da canlı bomba eylemi yapılacağına dair bilgiler olmasına rağmen niye önlem alınmadı? Mitingin izinli olması ve 3 kere miting tertip komitesiyle toplantılar yapılmasına rağmen niye tertip komitesiyle saldırı olacağı paylaşılmadı? Herhangi bir güvenlik zafiyeti yoktur derken, bu katliam nasıl gerçekleşti? Güvenlik zafiyeti yoksa emniyet müdürü niye görevden alındı? Ankara katliamında adı geçenlerin Suruç katliamıyla bağlantılarının kesin olmasına rağmen niye en ufak bir önlem alınmadı?
Ancak, ne yaparlarsa yapsınlar gerçeklerin üstü örtülemedi, örtülmeyecek.
10 Ekim Ankara katliamının üzerinin örtülmesine Ankara’nın kirli karanlık dehlizlerine hapsedilmesine izin vermeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun emek, barış ve demokrasi mücadelemizden asla ve asla geri adım atmayacağız.
“Mücadelemiz sürecek”
Bizler emek, meslek örgütleri ve demokrasi güçleri olarak tüm dost kurumlarla beraber yoldaşlarımızın, barış şehitlerimizin mücadelesini yaşatmak için her zaman bir arada olacağız.
Barış şehitlerine sözümüz var, bizler eğitimden sağlığa, çocuktan, Kadına, adalete, basına kısacası yaşamın tüm alanlarına hakim kılınmaya çalışılan baskıcı, yasakçı, gerici, tekçi ve ırkçı zihniyete karşı her zaman eşitlikçi, laik, demokratik ve özgürlükçü, aydınlık bir Cumhuriyetin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu katliamı yapanlardan hesap sorana kadar mücadelemiz devam edecek.
Yastayız, isyandayız, bu yapılan katliamı asla unutmadık, unutturmayacağız.
Yaşasın emek, barış, özgürlük ve demokrasi mücadelemiz.”