Adana

Uzmanlar uyardı: “40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yaptırılmalı”

GENEL CERRAHİ UZMANI PROF. DR. ORHAN DEMİRCAN, KADINLARIN MEME KANSERİNE KARŞI KENDİLERİNİ KONTROL ETMEYE 20 YAŞINDAN SONRA BAŞLAMASI GEREKTİĞİNİ BELİRTEREK, “40 YAŞINDAN SONRA MUTLAKA DÜZENLİ OLARAK DA MAMOGRAFİ YAPTIRILMALILAR” DEDİ.

Abone Ol

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, kadınların meme kanserine karşı kendilerini kontrol etmeye 20 yaşından sonra başlaması gerektiğini belirterek, “40 yaşından sonra mutlaka düzenli olarak da mamografi yaptırılmalılar” dedi.

Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle ‘Meme Kanserinde Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seral Çelik’in yaptığı söyleşinin uzman konukları Acıbadem Adana Hastanesi doktorları Prof. Dr. Orhan Demircan, Prof. Dr. Sinan Yavuz, izleyicilere erken teşhisi için neler yapılması gerektiğine dair bilgiler verdi. 5 yıl önce meme kanseri tanısı alan muhtar Nevin Dinçer ise hastalık deneyimini anlattı. Çok sayıda izleyicinin katıldığı farkındalık söyleşine Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve eşi Nuray Karalar da katıldı.

“40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi yaptırılmalı”

Söyleşide meme kanseri ile ‘doğru bilinen yanlışlar’ olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, meme kanserinden ilk adımın, düzenli tarama testleri yaptırılması olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Meme kanseri, sık görülen bir kanser türü. Her 8 kadından biri, bu hastalıkla tanışıyor. Bu yüzden düzenli taramalar yapılması çok önemli. Taramalar, meme kanserinin erken teşhisini sağlıyor. Erken teşhis edilen meme kanserinin ise tedavi başarısı çok yüksek. Fakat toplumda doğru sanılan yanlışlar çok yaygın. Örneğin, mamografi yaptırırsam çok radyasyon alırım. Oysa alınan radyasyon miktarı, Amerika’ya uçuş sırasında alınan radyasyon kadar. Mememde kanserli bir kitle varsa mamografi çektirirken uygulanan bu kitlenin tüm vücuda dağılmasına yol açar gibi yanlış inanışlar çok. Bunlar tarama testlerinden uzaklaştıran yanlış bilgiler. Bilgi, doğru kaynaklardan öğrenilmeli.”

Kadınlara her ay düzenli olarak kendi kendine meme kontrolü yapmalarının meme kanseri teşhisinde önemli rol oynadığını söyleyen Prof. Dr. Demircan, “Her ay kadınların kendi kendine yaptıkları meme kontrolü, kadınların bedenini iyi tanımalarını sağlıyor. Böylece memede gördükleri bir farklılığı daha çabuk fark edebiliyorlar. Kendi kendine kontrolün 20 yaşından sonra başlamalı. 40 yaşından sonra mutlaka düzenli olarak da mamografi yaptırılmalı. Mamografi, çok küçük bir odağın bile erkenden tespit eden bir tarama yöntemidir. Böylece, kanser odağı yayılmamışken tespit ediliyor ve tedavisinde çok büyük başarı sağlanıyor” dedi.

“Kalıtsal kanser türleri, tüm meme kanserlerinin yalnızca yüzde 10’u”

Meme kanserine karşı alınacak önlemler olduğunu ama yüzde yüz korunmanın mümkün olmadığını söyleyen Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Yavuz, “Meme kanserine karşı bizi yüzde yüz koruyacak sihirli bir formül yok. Sağlıklı beslenme, egzersiz gibi meme kanseri riskini düşürecek bazı önlemler alabiliriz” dedi.

Meme kanserinin kalıtsal geçişli bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Yavuz, “Bazen aileden geçen genler, bu hastalığa yol açabiliyor. Ama tüm meme kanserleri arasında bu oran, sadece yüzde 10-15 kadar. Yani, ailesinde hiç meme kanseri olmayan kadınların bu hastalığa yakalanma oranı çok yüksek. O nedenle kadınlar ailemde meme kanseri yok, taramalarımı geciktirsem bir şey olmaz diye düşünmesinler” diye konuştu.

Meme kanserinin oluşmasında rol oynayan bazı genlerin bilindiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, bu genlerin tespit edilebildiği de belirtti. Kanserin tedavisinin muldisipliner bir yaklaşımla yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Kanserin tedavisi, patoloji, radyoloji, genel cerrahi, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi gibi birçok uzmanın birlikte çalışmasını gerektiriyor. Bu uzmanlar hastanın tanısından tedavisine kadar her aşamasında hasta için en iyi yöntemi belirliyor. Böylece tedavi başarısının ve hastanın yaşam kalitesinin yükseltilmesi sağlanıyor. Bugün bu tip multidisipliner yaklaşımla çalışan meme merkezlerinin sayısı artıyor” dedi.

“Kendi kendime kontrol ederken elime bir kitle geldi”

2019 yılında kendi kendini muayene ederken eline bir kitle geldiğini belirten Nevin Dinçer, hastalık deneyimini şöyle anlattı:

“Eşimle İstanbul’a gitmiştik. Duş sırasında mememde bir kitle fark ettim. Hemen eşimle doktora gittik, muayeneler, mamografi, biyopsi derken bir meme kanseri olduğu tespit edildi. Tedaviyi memleketimde Adana’da olmak istedim. Tekrar geri döndük. Hocalarımızla tanıştık. Hocalarım da bu süreci o kadar iyi anlattılar ki, ben de adapte oldum ve büyük bir sorun olarak görmedim. ‘Atlatacağım, iyileşeceğim’ diye düşündüm. Öyle de oldu. Sosyal hayattan hiç kopmadım. Bankadan emekli olmuştum, şimdi Kurtuluş mahallesinin muhtarlığı yapıyorum. Kadınlara korkmayın, kontrollerinizi ihmal etmeyin, hastalanırsanız da umudunuzu asla yitirmeyin diyorum” diyerek düşüncelerini ifade etti.

“Bilgi, en büyük güç”

Dernek olarak 10 yıl önce meme ve jinekolojik kanserler konusunda toplumsal farkındalığı artırmak ve bu hastalıklarla mücadele eden kadınlarla yol arkadaşlığı yapmak için yola çıktıklarını söyleyen Pembe izler (Pİ) Kadın Kanserleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seral çelik, izleyenlere bilginin en büyük güç olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Birçok kadın meme kanseriyle tanışıyor. Ülkemizde genç yaşta meme kanseri hasta sayısı da yüksek. Bu hastalıklara karşı bilgi, en büyük güç. Derneğimizdeki pek çok hastalık deneyimi olan kadının hikayesi, bir yakınının ‘mamografi çektirdin mi?’ uyarısıyla ya da meme kanseriyle ilgili bir yazıyı okumasıyla, bir videoyu izlemesiyle başladığını biliyoruz. Biz dernek olarak erkek ya da kadın tüm topluma bu hastalıklarla ilgili uzmanlarımızla birlikte bilgi vererek, erken teşhise dikkat çekmeye çalışıyoruz. Çünkü bir hastalık, yalnızca hastayı değil, ailesini, arkadaşlarını yani çevresindeki pek çok kişinin hayatını etkiliyor. Hasta yakınları da hastalar için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bunun için tüm toplumun bilgilenmesi, hem erken teşhisinde hem de bu hastalıklarla mücadele edilmesinde çok önemli bir rol oynuyor.”

Söyleşi sonrasında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın eşi Nuray Karalar, tüm katılımcılara teşekkür ederek, konuşmacılara çiçek verdi.