Türkiye için hep ne deriz? Denizi var ama iyi bir deniz ticareti yok. Verimli toprakları var ama iyi bir tarım üretimi yok. Güzel bir doğası bir tarihi var ama iyi bir turizm faaliyeti yok. İşte bu anlatım Türkiye’de en çok da Mersin’i anlatır. Mersin aslında Türkiye’nin özeti gibidir.
Bir il siyasi yönetimler tarafından iyi yönetilmediğinde, hizmet alamadığında o il için “Kaderine Terk Edilen” deriz ya. Peki sizce mesele sadece siyasi yönetimler mi? Bizlerin hiç mi suçu yok?
Mersin’in tarihinden, doğasından, alamadığı hizmetlerden değil de farklı bir yerden bakalım konuya. Dünyadaki en popüler spor futboldur. Ülkemizdeki en üst futbol ligi Süper Lig. Peki neden şehrimizin Süper Lig de bir takımı yok? Bu konuyu da mı “Göremediğimiz destek” diye açıklayacağız yoksa dönüp bir kendimize mi bakacağız?
Dün akşam Yeni Mersin İdman Yurdu Başkanı Metin Saltık istifa ettiğini açıkladı. Şahsımca kendisini bu karara almaya neden olan yorgunluğunun nedenlerini de gayet güzel bir şekilde açıkladığını düşünüyorum. Açıklamasının satırbaşları göremediği destek ve yalnız kalması üzerineydi. Şimdi bu destek noktasını siyasi isimler veya zengin isimler diye isimlendirmeyelim. Şapkamızı önümüze alıp bir düşünelim.
Bu takım ekonomik sebepler yüzünden liglerden düşen ve en sonunda kapanmaktan kurtulamayan Mersin İdman Yurdu tarihinin üzerine kuruldu. Bu takım 6 yıl gibi kısa bir sürede amatör liglerden profesyonel liglere yükseldi. Geçen sezon 3. Lig’de şampiyonluk yaşadı ama şampiyonluğunu gönlünce kutlayamadı. Şimdi kutlayamama sebebini siyasete bağlamımızın hiçbir anlamı yok. Çünkü öyle olsa bugün 2. Lig’de yer alan bir takımın kombinesi 30 tane satmazdı. Evet, bir yanlışlık yok sadece 30.
2. Lig’e kadar yükselmiş, Süper Lig için önünde sadece 2 yıl kalmış bir takımın kombinesi sadece 30 tane satabilir mi? 30 kişilik bir taraftarla bu takım şampiyonluklar yaşasa ne olur, yaşamasa ne olur?
Şimdi olaya kendimi de dahil ederek soruyorum: Sizce Mersin’in hak ettiği değeri görememesinin tek nedeni verilmeyen destekler ya da yapılmayan hizmetler mi? Yoksa bunları talep etmeyen, yapılması için mücadele etmeyen bizler mi?