Kıymetli ebeveynler,
Ders çalışma alışkanlığı olanıyla, olmayanıyla; sınavı çok önemseyeniyle yeterince önemsemeyeniyle bir sınav aşamasını daha geride bıraktık. Bu yazımın başlığıyla dikkat çekmek istediğim şey aslında psikolojide adını çokça duyduğumuz Travma Sonrası Stres Bozukluğu 'dur. Maalesef sınav birçok öğrencide travmaya yakın bir seviyede hissediliyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere bizim önceliğimiz çocuklarımızın ruh sağlığına sahip olmalarıdır. Sınavı çok kötü geçmiş, kendisini odaya kapatmış, kimseyle konuşmayan öğrenci yeterli ilgi ve sevgiyi bu dönemde göremezse kendisini ömür boyu hep yetersiz hissedecektir.
Başarılı iken herkes çocuğunu sever ya da bir noktada en azından takdir eder. Önemli olan başarı yokken de orada olup o güveni ve sevgiyi halen verebilmektir. Hayatın kendi içinde her an bambaşka fırsatlar sunduğunu hep hatırlamalı ve çocuklarımıza hatırlatmalıyız. Sınavlar dünyanın sonu değil aksine yepyeni bir yaşamın öyle ya da böyle başlangıcıdır bunu unutmamalıyız.
Olumlu ya da olumsuz yargılardan kaçının.
Sınav sonrası artık mümkün olduğunca sınava dair olumlu ya da olumsuz yargılarda bulunmadan tatil yapmalarına izin verin. İnternet sitelerinde kabaca puan ya da yüzdelik dilim hesaplayıp kesin bu liseye girersin ya da burası kesin gelmez gibi yorumlarda özellikle bulunmayın. 26 Haziran'da sonuçlar açıklandığında ancak tercih sonucunda kesin bir sonuca ulaşabileceğinizi unutmayın.
Bilgisayar ve cep telefonuna kısıtlama koyun.
Öğrencilerin en iyi rol modelleri, ailedir. Bu sebeple çocuğunuza cep telefonu kısıtlaması getirdiğinizde aynı kısıtlamayı kendinize de getirmelisiniz. Akşamları evde 3 ya da 5 saat telefonsuz zaman geçirme kuralı bütün aileyi kapsamalıdır. Ya da gün içerisinde öğrencinin sosyal medya ya da bilgisayar oyununda ne kadar zaman geçireceği ortak karar alınarak belirlenmelidir.
Kaliteli zaman geçirin.
Kaliteli zaman aileden aileye farklılık gösterir. İlla her ebeveyn kaliteli zaman geçirmek adına çocuğuyla kitap okumak zorunda değildir. Çocuğunuzu ve en önemlisi kendinizi tanıyın. Her çocuk kendi başına özel bir dünya dolayısı ile çocuğunuzla ortak ilgi alanlarınızı bulup, bunun üzerinden zamanınızı planlayın. Çocuğunuzun çok istediği ancak sizin hoşunuza gitmeyen ya da sizin çok istediğiniz fakat çocuğunuzun istemediği aktiviteleri belirleyip bunun üstüne konuşup bir sıraya koyabilirsiniz.
Unutmayın çocuğunuzla açık iletişim kurmanız hayatlarınızı kolaylaştırır.
Sonuç ne olursa olsun ben hep senin yanındayım.
Sınav sonucu öğrencinin karakterini, düşünce dünyasını ölçmez. Sadece belirli konulardaki bilgisini ölçer. Bu bilgiler eksikse tamamlanır, telafi edilir ve sınav geçilir. Ailede sevgi eksikse ya da yoksa bu ilerde hiçbir şekilde telafi edilmez. Bu sebeple sınav sonuçlarını kendinize bir ölçüt belirmeden çocuklarınızı takdir edebilmelisiniz. Masayı topladığı için, kardeşiyle ilgilendiği için, markete gittiği için de takdir edebilmelisiniz.
Koşullu sevmek aileye yakışmayan bir durumdur bu sebeple sınav sonucu ne olursa olsun siz hep aile olmaya ve sevginizi vermeye lütfen devam edin.
Sevgili aileler ya da aile olmaya çalışan güzel insanlar,
Kendi hırslarınız ve yaşama bakış açılarınız ile çocuklarınızınkileri lütfen karıştırmayın. Sizin içinizde uhde kalan şeyleri halen vakit varsa siz gerçekleştirin. Kendi hayallerinizi çocuklarınızın üzerine yıkmadan, çocuklarınızın hayallerini dinleyin. Öpün, koklayın, bolca sevin, özen gösterin, dinleyin, önemseyin. İlerde çocuklarınız yaşamın acı yollarından geçerken, size dair hatırlayacakları şey sadece verdiğiniz sevginiz ve ilginiz olacak, bunu unutmayın.
İster misiniz?
İlerde, dünyanın en başarılı iş insanı olup, harika meblağlar kazanan çocuğunuzun, kendi içinde yetersiz hissetmesini, hep bir şekilde tamamlanmayı beklemesini, aile sevgisini kritik dönemde alamadığı için kendi ailesine, arkadaşlarına, çevresine o sevgiyi aktaramamasını daha doğrusu nasıl aktaracağını bilememesini ve giderek kendi içinde yalnızlaşmasını ya da yanlış ilişkilerde kendini bulmaya çalışmasını ister misiniz?