SCHOPENHAUER VE TOROSLAR   

Abone Ol

Alman Filozof Schopenhauer (1788-1860) insanın her gün en az iki saat açık havada hızlı devinim içinde olması gerektiğini, bu zamanı ayırmazsa, sağlıklı kalamayacağını, tüm yaşam süreçlerinin, uygun biçimde gerçekleşebilmeleri için, hem bütünün, hem parçalarının devinimlerinin gerektiğini söyler. Birçok alman filozofun, yazarın doğa içinde yürüyüşün kendilerine yeni ufuklar, düşünceler, açtığını yazdığını okuduğumu hatırlıyorum. Sporun, doğa yürüyüşlerinin yararlı olduğunu günümüzde her hekim, her hafta sonu gazete eki yazıyor. 2 bin 400 yıl önce yaşamış olmasına karşın filozof Aristoteles de hareketin sadece bedene değil, verimli düşünme sürecine de yararlı olduğunu vurguluyor. “Yaşam devinimde vardır ve özü devinimdir” demektedir. Goethe’nin birçok düşüncesini ve eserini doğada yürürken kurguladığını, Beethoven’in “ormanda yürüyorum, orman bana bestemi dikte ediyor” dediğini biliyoruz. Rosemarie ve Winfried Richter ailesinde konuk iken, insanlar toprak yollarında yürüyüş yapabilsin, doğanın dengesine müdahale edilmesin diye, kurutulmamış bataklık bölgesinde yürüyüş yapmıştık.

14 yıl yaşadığım ülkede kızım İdil, oğlum Sami, eşim Aytül ile bir tatil günü bir belediyenin bir ormanda toplu yürüyüşüne rastlamış, birlikte yürümeye davet edilmiştik. Toplu akşam yemeğinde yürüyüşe katılan tek yabancı aile olduğumuz için bizi anons etmişler, sahneye davet etmişler, kupa vermişlerdi.

Orta Avrupa’da her yaştan insanlar temiz havada, doğada, göl ve nehir kıyılarında, orman içlerinde ailece, bazen tek olarak yürüyüş yapıyorlar. Bazen kuruluşların, derneklerin düzenledikleri toplu yürüyüşlere katılıyorlar. Yürüyüş güzergâhlarının haritalarını bazı ağaçlara asılı duruyor. Çeşitli uzunluktaki güzergâhların her biri, yürüyüş güzergâhının işaretleri veya renkleri ile belirtilmiş oluyor, isteyen kendine uygun uzunluğu seçerek yürüyüşünü başlatıyor.

Yürüyüşte bir köyün içinden geçebiliyor, bir manzara teraslı bir restoranda yemek yiyebiliyor, sakin bir köşede ara vererek yanınıza aldığınız kitabı okuyabiliyor, yeni tanışıklıklar edinebiliyorsunuz. Ciğerleriniz temiz hava ile temizlenirken, bedeninizin dinginliği yükselirken, beyninizin de açıldığını, daha iyi çalışmaya başladığını duyumsuyorsunuz. Doğa yürüyüşlerinin yararına, zevkine varmış olduğumdan Türkiye’ye dönünce Erdal Şenel’in peşine takıldım ve İçel Sanat Kulübü’nde doğa yürüyüşlerinin kurumlaşmasına katkıda bulundum.

Doğa yürüyüşlerine ülkemizde dağcılık gruplarının, derneklerin, orman idaresinin arada bir dağlarımızda, ormanlarımızda düzenlediği yürüyüşler dışında pek rastlamıyorsunuz. Bölgemizde bu işin öncülüğünü rahmetli Erdal Şener yapmıştır. İstek üzerine isteyen toplulukları yürüyüşlere götürüyor, katılanlara doğa yürüyüşlerinin dikkat edilmesi gereken kurallarını anımsatıyor, yürüyüşün eğlence değil; disiplinli, bedeni ve iç dünyamızı besleme etkinliği olduğunu anlatıyor, yürüyüşe birlikte getirilecek yiyecek ve içeceklerden giyilecek ayakkabılara kadar gerekli bilgileri aktarıyordu. Bir gün sanat sokağına heykelini dikeceğiz.

İçel Sanat Kulübü doğa ve kültür yürüyüşlerini düzenli ve önceden ilan edilen bir program içinde düzenlenmesini üstelendi. Katılımcıların kaş kişi olduğu önceden bilinmediği için, kullanılacak otobüsün az katılım durumlarında yürüyüşün iptal edilmemesi, zarar edilmemesi sağlandı. Otobüs firması sahibi Mahmut Akbay ile iptal durumlarında bir ücret ödenmemesi hususunda anlaşılınca, yürüyüşler az kişi ile yapılması sağlandı ve düzenli olarak her Pazar günü, ilan edilmiş yürüyüşün yapılacak olması kesinlik ve istikrar kazandı. Beş otobüse kadar katılım olduğunu hatırlıyorum.

Arabanın bagajına et, sebze, kömür, ekmek depolayıp; serin tepede, gölgesi bol, büyük ağaç altında ateş yakmak ve et kızartmak tabi ki çok keyifli, çok eğlencelidir. Ağzım sulandı. Fakat bir saatlik, iki saatlik doğa yürüyüşünün bedeninize, ciğerlerinize, kaslarınıza ve zihninize sağladığı yararlarla kıyaslayınca, fazla yararı yoktur. Deneyin iki saat doğa içinde düşünerek yürümeyi, ne kadar farklı olacağını duyumsayacaksınız. Şehre dinç olarak döneceksiniz. Ağaç altında piknikten olasılıkla o gün veya ertesi gün yorgun dönecesiniz. Üstelik bakmışsınız siz de Schopenhauer, Goethe, Beethoven olmuşsunuz.

Toroslar’ın hepimiz için büyük zenginlik olduğunu biliyorsunuz. Çağlayanlar, ormanlar, dağların zirveleri, çeşit çeşit bitki, ağaç türleri, göller, çağlayanlar, meyveler, dost köylüler, manzaralar, uzanacağınız çayırlar, antik kentler, kuşlar, Yörüklerden öğreneceğiniz yeni sözcükler, türküler ve tarih, mitoloji, kilimler, dokumalar, yuva kuracağınız gençler sizi bekliyor. Toroslar sizin, sizin zenginliğiniz. Farkında mısınız? Fark edin. Siz fark ederseniz insanlar gelecek ülkelerden, kültürlerden. Şaşıracaklar sahip olduklarınıza. Dağ otelleri, dağ lokantaları açılacak. Herkes mutlu olacak. Ormanları, hayvanları ve sahibi olduğunuz tüm güzellikleri koruyunuz. Siz olmadan olmaz, sizsiz olmaz. Siz bir güneşin batışını seyredin hele, siz orman üzerinden, içinden esen rüzgarı bir dinleyin hele.