Aydıncık’a kurulması planlanan balık çiftliklerinin projesi kent kamuoyundan tepkiler alsa da ısrarla devam ediyor. Yerel yönetimlerin de el attığı durumun peşini çevreciler aylardır bırakmıyor. Ama nafile. Büyükşehir belediye meclisinde bir kez daha gündem edilmesiyle birlikte ruhsatların birer birer verildiğini de öğrendik. Dünyanın çoğu ülkesinde yer bulan balık çiftlikleri çevreyi de gözeten yerden işletiliyor ama konu Türkiye’ye geldiğinde hiçbir önlemin alınmayacağını, çevrenin hiçe sayılacağını, rantın ilk gözetilen şey olacağını onlarca kez tecrübe ettik.

Balık çiftlikleri gibi birçok projeyi, HES’leri, atık tesislerini savunanlar ülkenin ekonomisini geliştirdiklerini, ülkenin bekası için çalışıldığını rahatça söylerken aslında talancılığı, doğa tahribatını perdenin arkasına saklıyorlar. Bazıları saklamaya bile gerek duymayarak ekolojik dengenin korunmasının bir avuç muhalifin bahanesi olduğunu söylemekten geri durmuyor. Bu cesareti aldıkları yer doğayı, canlı yaşamını, iklimi yok etmekte mahsur görmeyen çevre düşmanı politikaların ta kendisi. Halk sağlığının, deniz ekosisteminin, bölge turizminin ne hale geleceği kimsenin umurunda değil. Mevzu bahis rant ise, cepleri doldurmak ise yok olacak balıklar, kirlenecek ve tükenecek deniz bu yolda feda edilecek en basit unsur bunlar için.

Davalar, eylemler, açıklamalar devam ediyor. Halk sağlığını ve ekolojiyi korumak isteyenlerin mücadelesi bir canlının yaşamını daha kurtarmak için, doğanın bir parçasını daha ekolojik saldırılardan korumak için sonuna kadar gitmeye kararlı görünüyor. Mersinlilerin tümünün gözlerini çevirmesi gereken yer burası. Bölge bölge ilerleyen talan ilçelerimizin, ormanlarımızın, denizlerimizin istilası için zaman kaybetmiyor. Onların hızı bizim zamanımızı çalıyor. Rantın tükenmek bilmeyen doyumsuzluğuna karşı ekolojiyi savunmak hepimize düşüyor.