Türkiye Milli Futbol Takımı’nda hareketli bir gündem yaşanıyor. Ama ne yazık ki bu gündem sahada oynanan oyun değil, masada oynanan oyunlarla alakalı.
2024 elemeleri için grupta alınan Ermenistan beraberliği ve ardından da özel maçta alınan Japonya mağlubiyeti nedeniye ortam gerilmiş durumda. Bu gerginlik ortamında klasik olarak fatura hocaya kesilir ve nitekim taraftar nezdinde bu fatura çoktan kesildi bile. TFF’den henüz resmi bir açıklama gelmese de Milli Takım’da Stefan Kuntz dönemi bitmiş gibi görünüyor. Nitekim bu ortamda bitmesi de gerekiyor. Stefan Kuntz’un kötü bir hoca olduğunu düşünmüyorum. Zaten hocanın kariyeri de ortada. Lakin belliki işler yolunda gitmiyor. TFF her ne kadar hocanın arkasındaymış gibi davransada aslında hocanın altını kazıyor gibi bir tutum sergiliyor. Takım ve taraftar nezdinde ise Stefan Kuntz dönemi sona ermiş. Milli Takım’dan bazı oyuncular, federasyona hocayı istemediklerini dile getiriyorlar. Üstelik bu öyle yeni bir olay değil sadece alınan kötü skorlarla birlikte uğultuların yükselmesi. Kaptan Hakan Çalhanoğlu; basın toplantısında hocayı eleştiriyor, hoca; tüm takımı eleştiriyor. Anlayacağınız sanki hoca ve oyuncular soyunma odasında hiç konuşmuyorcasına basın mensupları önünde karşılıklı tartışıyorlar. Buradan çıkarılacak sonuç şu ki alınan sonuçların hiçbir önemi yok. Çünkü ortada bir takım yok.
Takım oyunlarında önemli olan mesele iyi teknik adam ya da iyi oyunculara sahip olmaktan öte takım olabilmektir. Milli Takım kadrosunu bireysel olarak incelediğinizde hem teknik kadro hem de oyuncu kadrosu üzerinden bir kalite eksikliği tartışması muhtemelen yapılamaz. Ancak burası bireysel bir spor arenası değil ve ne yazık ki ortada da takım olmayı başarabilen bir yapılanma yok.
Şimdi onlarca teknik adam konuşuluyor. Ama öncelikli olarak yapılması gereken Stefan Kuntz’a saygı göstermek. Onu medya önünde yıpratmadan, teşekkür ederek, yolların ayrılmasını sağlamak. Yollar ayrılmalı çünkü ne yazık ki takım oluşumunda uyumsuzluk var ve Kuntz, bu uyuşma sorunu sebebiyle istediği oyunu oynatamıyor. Ardından da doğru hoca tespiti yapmak gerek. Mesele hocanın kariyeri, sistemi falan değil, mesele bireysel anlamda dağılmış oyunculardan bir takım oluşturabilecek bir hoca. Bu noktada TFF’nin aday listesinde yine bir yabancı hoca düşüncesi var. Ama ben de taraftarın ortak düşüncesine dahil olarak yerli bir hocanın gelmesinden yanayım.
TFF’nin bir an önce bu sorunu çözmesi ve artık takım olgusunu yeniden sağlanmasına yönelik hareket etmesi lazım.