Eğitim

“Okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar fırsat eşitliği için önemli”

ÖĞRENCİLERİN MATEMATİK VE FEN ALANLARINDA KAZANDIKLARI BİLGİ VE BECERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK BİR TARAMA ARAŞTIRMASI OLAN TIMSS 2023 VERİLERİ AÇIKLANDI. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ STEM EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRÜ PROF. DR. DEVRİM AKGÜNDÜZ, TIMSS 2023 SONUÇLARINA İLİŞKİN ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU. PROF. DR. DEVRİM AKGÜNDÜZ, “OKUL ÖNCESİ EĞİTİME YAPILAN YATIRIMLAR FIRSAT EŞİTLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ” DEDİ.

Abone Ol

Öğrencilerin matematik ve fen alanlarında kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik bir tarama araştırması olan TIMSS 2023 verileri açıklandı. İstanbul Aydın Üniversitesi STEM Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Devrim Akgündüz, TIMSS 2023 sonuçlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Devrim Akgündüz, “Okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar fırsat eşitliği için önemli” dedi.

TIMSS (Trends in International Mathematics and Science Study), uluslararası düzeyde matematik ve fen bilimleri alanında 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin bilgi ve becerilerini ölçen bir çalışma olarak bilinmektedir. 2023 yılında Türkiye’den 59 ilde veri toplanmış, ancak deprem bölgesindeki iller kapsam dışında bırakılmıştı. Prof. Dr. Akgündüz, elde edilen sonuçların doğrudan puanlarla değerlendirilmesinin yanıltıcı olabileceğini belirterek farklı unsurların dikkate alınması gerektiğini ifade etti.

“Sosyoekonomik engeller eğitimin önünde büyük bir sorun”

Prof. Dr. Akgündüz, Türkiye’nin matematik ve fen bilimleri alanında uluslararası ortalamaların üzerinde bir başarı göstermesinin sevindirici bir durum olduğunu belirterek “TIMSS 2023 sonuçları, Türkiye’nin matematik ve fen bilimleri alanında uluslararası ortalamaların üzerinde bir performans sergilediğini gösteriyor. Ancak bu başarı, derin sosyoekonomik eşitsizlikler, disiplin sorunları ve kaynak yetersizliği gibi kronik problemlerin gölgesinde kalıyor. Detaylı analizler, bu sorunların giderilmediği takdirde ilerlemenin sürdürülebilir olmayabileceğini ortaya koyuyor” İfadelerini kullandı.

Sosyoekonomik eşitsizliklerin eğitimde başarıyı belirleyen en büyük etkenlerden biri olmaya devam etiğini belirten Akgündüz, “4. sınıf düzeyinde avantajlı öğrenciler matematikte 616, fende 621 puan alırken, dezavantajlı öğrenciler bu seviyelerin çok gerisinde, 501 ve 529 puan ortalamalarında kalıyor. Eşitsizlik, sadece bireysel başarıyı değil, genel eğitim kalitesini de tehdit ediyor. Eğitim kaynaklarına erişimde yaşanan bu dengesizlikler giderilmezse, dezavantajlı grupların uluslararası standartların üzerinde performans göstermesi bir istisna olmaktan öteye geçemeyebilir” dedi.

“Okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar artırılmazsa, eğitimde fırsat eşitliği sağlanması zorlaşabilir”

Okul öncesi eğitimin başarı üzerindeki etkisinin altını çizen Akgündüz, bu alanda hala ciddi erişim sorunlarının olduğunu vurguladı. Akgündüz, “Okul öncesi eğitime katılımın, başarı üzerindeki etkisi açıkça görülse de bu alandaki erişim hala sınırlı. 2 yıl ve üzeri okul öncesi eğitim alan öğrenciler matematikte 586, fende 594 puan alırken, daha az süre eğitim alanlar bu seviyelerin altında kalıyor. Bu durum, erken yaşta eğitim fırsatlarının tüm öğrencilere eşit şekilde sunulmadığını gösteriyor. Eğer okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar artırılmazsa, eğitimde fırsat eşitliği sağlanması zorlaşabilir. En önemli yatırımlar, erken çocukluk dönemine yapılması gerekiyor.

“Disiplin sorunları ve güvenlik eksiklikleri eğitimi tehdit ediyor”

Akademik başarıya önem veren okullarda öğrencilerin puan ortalamaları anlamlı derecede daha yüksek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akgündüz, “Bu durum, okulların akademik hedefleri destekleyen bir atmosfer sunmasının başarının artırılmasında önemli olduğunu göstermektedir. Okullardaki disiplin ve güvenlik sorunları, öğrencilerin başarısında belirgin düşüşlere yol açıyor. Okul disiplinin yüksek olduğu okullarda başarı daha yüksek bulunmuştur. 4. sınıflarda okul disiplini açısından hiç sorun olmayan okullarda fen bilimleri puan ortalaması 579, matematik puan ortalaması ise 563’tür” dedi.

Fiziksel kavgaların, küfürlü konuşmaların, devamsızlık ve akran zorbalığının eğitimin kalitesini düşüren temel problemler arasında yer aldığı söyleyen Akgündüz, “Akran zorbalığı eğitimi adeta baltalıyor. 8. Sınıflarda matematikte hiç zorbalığa uğramayan öğrenciler 525 puan alırken, zorbalığa maruz kalanlar 466 puanda kalıyor. Fen bilimlerinde ise bu fark 542’den 491’e kadar iniyor. Bu durum, okullardaki psikolojik ve fiziksel güvenliğin sağlanması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor” diyerek disiplin sorunlarının başarıya olan etkisinin altını çizdi.

“Eğitim kaynaklarındaki yetersizlik başarısızlık getiriyor”

Evdeki eğitim kaynaklarının eksikliğinin, özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerde öğrencilerin başarısızlıklarına neden olduğunu dile getiren Akgündüz, “Evdeki eğitim kaynaklarının eksikliği, 8. sınıf öğrencileri arasında derin başarı farklarına yol açıyor. Matematikte kaynakları sınırlı olan öğrenciler 484 puan alırken, kaynakları bol olan öğrenciler 590 puana ulaşıyor. Benzer bir durum fen bilimlerinde de görülüyor: 453’e karşı 584 puan. Benzer durumlar PISA değerlendirmelerinde de karşımıza çıkıyor. Özellikle kitap sayısı az olan evlerde yaşayan öğrencilerin başarı düzeyleri düşüyor. Kaynak eksikliği, özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin eğitime erişimini ciddi şekilde sınırlandırıyor. Bu farklar kapatılmadıkça, Türkiye’nin genel eğitim performansında sürdürülebilir bir ilerleme sağlanması mümkün görünmüyor” şeklinde konuştu.

“Matematiğe olan ilgi üst sınıflarda düşüyor”

TIMSS 2023 verilerine göre, matematiğe duyulan ilginin, öğrencilerin başarılarına anlamlı bir şekilde yansıdığını belirten Prof. Dr. Akgündüz, “Matematiği öğrenmeyi çok sevdiğini belirten 4. sınıf öğrencilerinin puanları 565’e ulaşırken, bu dersi hiç sevmeyenlerin puanları 544’te kalıyor. 8. sınıf öğrencilerinde ise bu fark çok daha çarpıcı. Matematiği sevenler 562 puan alırken, sevmeyenlerin puanları 475’e kadar geriliyor. Bu durum, özellikle üst sınıflarda öğrencilerin matematiğe yönelik ilgisini kaybettiğini ve bu durumun akademik başarıya ciddi şekilde yansıdığını gösteriyor. Sevgi düzeyi düştükçe puanların da düşmesi, öğrenci ilgisini artıracak eğitici içeriklere ve daha ilgi çekici öğretim yöntemlerine duyulan ihtiyacı vurguluyor” dedi.

Fen Bilimlerinde anlaşılabilirlik ve özgüven başarıyı şekillendiriyor

Fen bilimlerinde başarının, dersin anlaşılabilirliği ve öğrencilerin özgüveni olmak üzere iki temel faktöre bağlı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Akgündüz, “4. sınıf öğrencilerinin %78’i fen bilimleri derslerini ‘yüksek düzeyde anlaşılır’ bulduğunu ifade ediyor. Bu öğrenciler arasında dersin anlaşılır olması, puanları olumlu yönde etkilerken, öğretimin karmaşık ya da yetersiz olduğunu düşünen öğrencilerde başarı daha düşük kalıyor. Fen bilimlerini çok sevdiğini belirten öğrencilerin oranı ise %71. Ancak ders sevgisi ile puanlar arasındaki farkın sınırlı olması dikkat çekiyor. Önemli olan, fen bilimlerine olan ilginin kalıcı hale getirilmesi ve derse olan bağın artırılması. Özgüven ise burada devreye giriyor. Fen bilimlerinde kendine güvenen öğrenciler, bu özgüveni olmayanlara kıyasla daha yüksek başarı sergiliyor.8. sınıf düzeyinde öğrencilerin büyük bir kısmı, fen bilimleri derslerinin öğretim programını “yüksek düzeyde anlaşılır” bulduğunu belirtiyor. Ancak bu anlayış seviyesi ile başarı arasında doğrudan bir ilişki var. Anlaşılır buldukça, öğrencilerin fen bilimleri puanları artıyor. Bu seviyede öğrencilerin fen bilimlerini sevme oranı %58’e kadar düşüyor. Sevme oranındaki bu azalma, ortaokul yıllarında fen bilimlerine olan ilgide düşüş yaşandığını gösteriyor. Öğrenciler kendine güvendikçe fen bilimleri puanı ortalaması 477’den 578’e çıkmaktadır. Derslerin daha ilgi çekici hale getirilmesi ve öğrencilerin merakını artıracak uygulamalarla desteklenmesi bu düşüşü engelleyebilir” İfadelerini kullandı.

“Türkiye, eğitimde cesur adımlara ihtiyaç duyuyor”

TIMSS 2023 sonuçlarının, Türkiye’nin eğitim sistemindeki güçlü ve zayıf yönlerini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Akgündüz, “Eğitimdeki sosyoekonomik eşitsizlikler, disiplin ve güvenlik sorunları, kaynak eksiklikleri ve öğrenci ilgisinin düşüşü gibi yapısal problemler çözülmediği sürece, kazanımların sürdürülebilir olması tehlikeye girebilir. Bu unsurlar değerlendirildiğinde çok ciddi farklar oluştuğunu görmekteyiz. Eğitimdeki bu olumsuzluklar, acil ve stratejik müdahaleleri gerekli kılıyor. Türkiye, eğitime yapacağı yatırımlarla bu olumsuzlukları aşabilir, ancak bunun için sorunları görmezden gelmek yerine cesur adımlar atması gerekmektedir” diyerek sözlerini noktaladı.