Haber Merkezi
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, yıkımın yaşandığı 11 ilimiz olmak üzere tüm ülkemizde derin yaralar açan 6 Şubat depremlerinin, toplumsal bir travma olarak uzun yıllar etkisinin süreceğini kaydeden Ekmen, “50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ağır hasar aldığı, 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yıldönümündeyiz. Depremin yıl dönümünde, Cenab-ı Allahtan ülkemize bu tür felaketleri bir daha yaşatmaması için dua ediyor, hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Bu derece yıkıma neden olan bir felaketin ardından güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulması için ülke genelinde gerekli tüm tedbirlerin alınması bir zorunluluktur. Ancak geride bıraktığımız 1 yıla dönüp baktığımızda siyasi rant beklenti odaklı laf kalabalıkları dışında somut adımlar atılmadığını üzülerek gözlemliyoruz. Ülkemizin bir başka noktasında meydana gelebilecek bir afete karşı hazırlığımızın da 6 Şubat depremleri öncesinden daha iyi olduğunu göremiyoruz. Maalesef ki ne teknik ne de idari yönden gerekli hazırlıklar yapılmamaktadır” dedi.
“MERSİN DEPREME KARŞI ÖNEMLİ RİSKLER BARINDIRIYOR”
Mersin’in bulunduğu konum itibariyle aktif fay hatlarına yakınlığı ve zemin özellikleri nedeniyle depreme karşı önemli riskler barındırdığına vurgu yapan Ekmen, şunları söyledi:
“Mersin ili için deprem tehlikesini, bölgedeki şu aktif faylar oluşturmaktadır:
Adana ilinde bulunan faylar; Karaisalı-Karsantı Fay Zonu, Karataş-Osmaniye Fay Zonu,
Kıbrıs-Helenik Yayı (Bindirme Fayı)
Ölü Deniz Fayı
Ecemiş Fayı
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş/Pazarcık ve Kahramanmaraş/Elbistan merkezli depremler Mersin ilimizde de önemli ölçüde hissedilmiştir.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler sonucunda Mersin ilimizde 3 bin 595 binada hasar tespit çalışması yapılmış, Mezitli ilçesinde 40 dairelik bir site ağır hasarlı olması nedeniyle kontrollü yıkılmış, 21 binanın orta, 244 binanın az hasarlı ve 2 bin 830 binanın da hasarsız olduğu belirtilmiştir.
Depremde yayılan deprem dalgaları özellikle alüvyon zeminlerde yüzeyi çok daha fazla sallamaktadır. Bunun sonucunda binaların olduğu gibi göçme veya yan yatma ihtimali bulunmaktadır. Mersin ve çevresinde meydana gelebilecek bir depremin Mersin’i bu şekilde etkileyebilme ihtimali bulunmaktadır.
Depremsellik açısından diğer önemli bir neden de bölgedeki kaya birimleri ile zemin özellikleridir. Erdemli-Mersin-Tarsus arasında yer alan kıyı şeridi ile yerleşim yerleri, genelde gevşek ve sıkı tutturulmamış zeminler üzerinde yer aldığı için deprem durumunda daha tehlikelidir. Deprem sırasında gevşek zeminlerin, sağlam zemin ve kayalara oranla çok daha fazla etkilenmekte ve en büyük hasarlar buralarda gözlenmektedir.”
MERSİN İÇİN DEPREM SENARYOLARI VE DURUM TESPİTİ
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonu hazırlanan Mersin İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP-AFAD) kapsamında 1 adet muhtemel ve 1 adet kötü senaryo olmak üzere iki adet deprem senaryosunun ele alındığını kaydeden Ekmen, “Muhtemel senaryo kapsamında Adana Ceyhan merkezli 6.8 büyüklüğünde bir deprem ve en kötü senaryo olarak da Yenice merkezli 7.0 büyüklüğünde bir deprem ele alınmıştır. Her iki senaryo durumunda da söz konusu depremlerin afete dönüşme nedenleri ve etkilerini en aza indirmek için gerekli çalışmaların bir an önce yapılması gerektiği açıktır.
Bu kapsamda ilimiz özelinde yer alan risklere kabaca bakacak olursak;
İmar Barışı sonucu oturum izni alan binaların durumu sorun teşkil etmektedir.
Bazı bölgelerde sıvılaşma riski vardır ve bu alanlarda yoğun yapılaşma bulunmaktadır.
Kaçak yapıların tespiti ve analizi için personel sayısı yeterli değildir.
Yapı stoğu bilgisi yetersizdir.
Kentsel dönüşüm yapılmamaktadır.
Vatandaşlar DASK sigortasını yeteri ölçüde yaptırmamaktadır.
Altyapı şebekelerinin deprem durumunda zarar görme ihtimali yüksektir.
Eski yerleşim yerlerindeki eski yapılarda hala çok sayıda insanın barınmaktadır.
Sanayi alanları deprem açısından riskli bölgelerde bulunmaktadır,
Petrol dolum tesisleri ve petrol istasyonlarının sayısal olarak çokluğu ikincil afetler açısından ciddi risk taşımaktadır.
Dolgu sistemi ile dere yatağında oluşturulan arsalardaki yapılar deprem riski bulunan kentte can güvenliğini önemli ölçüde tehdit etmektedir.
Gerek olası deprem riskleri gerekse de deprem bölgesine yakınlığı göz önüne alındığında arama kurtarma timleri arama kurtarma altyapısı ve acil ihtiyaçlar açısından da lojistik depolama hususunda gereken tedbirler alınmamıştır.
6 Şubat’ta meydana gelen depremler yaşadığımız ilk büyük depremler değildir. Maalesef son da olmayacaktır. Ne zaman nerede böyle bir depremin meydana geleceği bilinmemektedir. Ancak bir deprem sonrası benzeri acılar yaşatan felakete dönüşmesini önlemek için gerekli tedbirler alınarak risk oluşturan unsurlar tamamen ortadan kaldırılmalıdır” dedi.