Akdeniz Belediyesinin ’Mersin’in Mavi Ufku’ çağrısıyla düzenlediği ’İklim Krizi, Kirlilik ve Biyoçeşitlilik Çalıştayı’ sonuçlandı. Çalıştayda belirlenen eylem planlarının, Akdeniz’in ekosistem dengesini korumaya ve bölgenin iklim krizine daha dirençli hale gelmesine destek sağlayacağı bildirildi.

Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Proje Şefliği öncülüğünde, Mersin Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi’nden akademisyenler ile TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve MESKİ’nin katkılarıyla, ’İklim Krizi, Kirlilik ve Biyoçeşitlilik Çalıştayı’ düzenlendi. Somut ve güncel örneklerin ele alınıp görüşüldüğü demokratik ve katılımcı bir platformda gerçekleşen çalıştay sonucunda, başta iklim krizi ve kirlilik olmak üzere yaşanan ve ekolojik sistemi tehdit eden risk ve olumsuzluklara acil müdahale gerektiğinin bir kez daha ortaya çıktığı belirtildi. Çalıştayda belirlenen eylem planlarının, Akdeniz’in ekosistem dengesini korumaya ve bölgenin iklim krizine daha dirençli hale gelmesine destek sağlayacağı, eylemlerin hayata geçirilmesi için de tüm paydaşların ortak bir yaklaşımla hareket etmesi gerektiği kaydedildi.

Mersin Körfezi’ndeki tehditler

İklim Krizi, Kirlilik ve Biyoçeşitlilik Çalıştayı’nın sonuç raporunda, "Akdeniz Bölgesi’nin kırılgan ekosistemini koruma ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme amacıyla Akdeniz ilçesinde ’Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı’ düzenlenmiştir. Bu kapsamda iklim krizinin etkileri, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik sorunları detaylı bir şekilde ele alınmış ve öneriler geliştirilmiştir. Mersin Körfezi’ndeki biyoçeşitlilik, aşırı balıkçılık, istilacı yabancı türlerin baskısı ve iklim değişikliği tehditleri ile karşı karşıya kalmıştır. Endüstriyel balıkçılık faaliyetleri, ekosistem dengesini bozarak müsilaj riskini arttırmaktadır. Sardalya ve hamsi gibi planktonla beslenen balık türlerinin aşırı avlanması besin zincirindeki enerji akışını keserek denizanası gibi türlerin popülasyonlarını arttırmaktadır. Bunun yanında, deniz çayırları gibi kritik habitatların zarar görmesi, bu alanlara bağlı canlı türlerini tehdit etmektedir. Kazanlı başta olmak üzere bölgemiz kıyılarını üreme alanı olarak kullanan deniz kaplumbağalarına yönelik tehditler, yapay ışık kirliliği ve kıyısal alanlardaki insan faaliyetleri ile daha da artmaktadır" denildi.

Mersin Körfezi’ndeki kirlilik tehlikesi

Mersin Körfezi’nin yüzey suyu sıcaklıklarının 32-33 dereceye ulaşmasıyla deniz çayırı alanlarında gözlenen tahribat ile yerel türlerin olumsuz etkilendiği, bunun da istilacı türlerin adaptasyonunu kolaylaştırdığı belirtilen raporda, "Bu durum, deniz ekosistemindeki dengeleri bozarak uzun vadeli olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Denizlerimize yerleşen balon balıkları ve aslan balıkları gibi zehirli istilacı türler, hem yerli balık türlerimiz hem de halk sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Mersin Körfezini de içine alan Kuzey Doğu Akdeniz bölgesindeki bu etkilerin yanında ayrıca kaygı uyandıracak seviyede kirlilik problemi söz konusudur. Bu kirlilik sorunu, plastik atıklar, ağır metaller, kalıcı organik kirleticiler, evsel kaynaklı atık sular, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan pestisit ve gübreler ile endüstriyel kaynaklı kirleticiler nedeni ile meydana gelmektedir. İklim kriziyle birlikte olağan hale gelen ani sel ve taşkınlar, atık yönetim alt yapısındaki eksikliklerle birleştiğinde denizel ortama önemli miktarda katı atığın taşınmasına neden olmaktadır. Ayrıca kentsel atık yönetim altyapılarına yeterli yatırımın yapılmaması, kaynağında ayrıştırma oranlarının azalmasına neden olmakta, bu da geri kazanım oranlarını düşürerek kirliliğin etkilerini daha da artırmaktadır. Belediyelerin atık yönetimi altyapısını geliştirerek halkın katılımını artırması gerekmektedir" ifadeleri yer aldı.

"Mersin’de su çeşmeden içilir"

İklim krizine uyum sağlamak ve karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji yatırımları ve döngüsel ekonomi modellerinin uygulanmasının büyük önem taşıdığı vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi: "Böylece kaynak kullanımında, toplumsal adaletin sağlanması için de bir fırsat ortaya çıkacaktır. Yağmur suyu hasadı ve gri su sistemleri gibi alternatif su kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması, temiz su kaynaklarının korunmasını destekleyecektir. Tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve çevre dostu alternatiflerin teşvik edilmesi, plastik kirliliğini azaltacak etkili adımlar arasındadır. Zaman içerisinde farklı yerel yönetimler tarafından kesintili olarak uygulanan ’Mersin’de su çeşmeden içilir’ temalı kampanyaların sürdürülebilirliğinin sağlanması, halkın temiz içme suyuna ucuz ve sağlıklı bir şekilde erişimine imkan sağlayacak ve aynı zamanda ambalajlı su tüketimine bağlı plastik kirliliğinin de azaltılmasına yardımcı olacaktır."

"Yenilenebilir kaynaklara yatırım yapılmalı"

Mersin Büyükşehir Belediyesinin 100. birimi de ’Sıfır Atık Belgesi’ aldı Mersin Büyükşehir Belediyesinin 100. birimi de ’Sıfır Atık Belgesi’ aldı

Kentsel katı atıkların ve tarımsal bitki atıklarının önemli oranda kompostlanabilir özellikte olmasının kompost gübre üretimi için fırsat sunduğuna işaret edilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Bu yolla üretilen kompost gübrenin kent çeperinde tarımsal faaliyet yürüten vatandaşlara dağıtılması sosyal belediyeciliğin yaygınlaştırılmasına imkan tanıyacaktır. Ayrıca birbiriyle karışık toplandığı için geri kazanılamayan atıkların, değerlendirilebilir hale getirilmesi kirliliğin azaltılmasına da katkı sağlayacaktır. Artan enerji fiyatları, kent yoksullarının kalitesiz ve tehlikeli olabilecek katı yakıtları yakacak olarak kullanmasına neden olmakta, bu da önemli bir hava kirliliğine yol açmaktadır. Bunun önlenebilmesi için kentsel peyzaj düzenlemesi sırasında ortaya çıkan ağaç budama atıkları, tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan ısıl değeri yüksek bitkisel atıklar ve orman dibi odunsu atıklardan pelet yakıt üretilerek kent yoksullarına dağıtılması, hem hava kalitesinde iyileşme sağlayacak hem de vatandaşların zehirli gazlara maruziyetini azaltacaktır. Bununla beraber kent alanı içinde katı yakıtların kullanılmasından kademeli olarak vazgeçilmeli, yenilenebilir kaynaklara yatırım yapılmalıdır. Başlangıç için belediye vatandaşın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına erişimini gözeterek kömür dağıtımına devam etmemeli, doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılmasına ve çeşitli finansal destek mekanizmalarını geliştirerek görece temiz enerji kaynaklarına erişimin kolaylaştırılmasını sağlamalıdır."

Kaynak: iha