DURMAYIN YAPIN

Abone Ol

Bazı Amerikan filmlerinde tek başına bir vatandaşın, benim aklımda kaldığı kadarıyla, bir kadının sadece kendisini değil, toplumun çıkarlarını da ilgilendiren bir konuda, yılmadan vazgeçmeden sonuna kadar bir hukuk savaşı verebildiğini ve kazandığını hatırlıyorum.

Gelişmiş ülkelerde binlerce insanın, kanunların verdiği imkânlarla protesto hakkını kullanarak, bir uygulamayı durdurabildiğinin örneklerini okuyoruz.

Hukukun uygulandığı toplumlarda, vatandaşın tepkisi ile uygulamayı değiştirmek mümkün gözüküyor. Hukukun işlemediği toplumlarda koskoca devlet gücü yanında vatandaş çaresiz kalıyor.

Devlet gücüne rağmen bir uygulamayı geri aldırtmak: vatandaşa hakkını vermek, toplumsal yaşamı ve iç barışı bir adım daha ileri götürmek, hukuku insanların güvencesi yapmak, adım adım sistemi daha uygar, ülkeyi yaşanılası bir ülke yapmak; tek vatandaşı yasalarla koruyarak, bireyi meşru biçimde güçlü yapmak, o sistemin uygar olması demek.

Sultana, krala, prense veya yöneticiye vatandaşın mektup yazması hakaret olarak kabul edilir, ölüm cezalarına kadar yaptırım uygulanırdı. Dilekçe yazmak modern zamanlara kadar çok tehlikeli ve riskli bir işti. Günümüzün insanının elde ettiği önemli haklardan biridir. Birçok vatandaşımız bu hakkını bilmemekte ve kullanmamaktadır. Dilekçe hukukunda başvurulan makamın dilekçeye, ülkelere göre değişen sürede yanıt verme mecburiyeti vardır. Yanıt verilmediği durumlarda vatandaşın bir üst merciye başvurma hakkı doğmaktadır. Günümüzde birçok sorun veya vatandaş isteği dilekçenin ele alınması sonucunda çözüme kavuşturulmaktadır.

İçel Sanat Kulübü kullandığı binalar arasındaki yolun araç akışına kapatılması için Akdeniz Belediyesi’ne dilekçe yazmış, takip eden görüşmeler sonucunda sokak araç akışına kapatılmıştı.

Kültür Bakanı İstemihan Talay’dan kulüp ziyaretinde, tarihi Gülnar Oteli’nin kamulaştırılması ve onarılması istenmiş, Vali Şenol Engin telefon etmiş ve dilekçenin hemen yazılmasını istemişti. Bina kamulaştırılmış ve onarılmıştı.

Günümüzün ulaştığı uygarlık seviyesine kadar vatandaş hiç bu kadar güçlü ve hak sahibi olmamıştı. Çağdaş yönetimler vatandaşın sesini duymak ister. Vatandaş yazdığı dört beş cümle ile yönetimin bir uygulamasını değiştirebilir. Kızmayın, çaresizliğe, umutsuzluğa kapılmayın, bizim mahalleye gelecek nasıl olsa orada kendisine söylerim demeyin, dilekçe yazın.

Etkin, yapıcı, üretken, yaratıcı olun. Daha iyi, daha güzel, daha yaşanılası yerde yaşamak; daha az gürültülü, daha temiz sokak, mahalle, kent istiyorsanız yazın veya bunları isteyen toplulukların parçası olun.

Çocuklarınız için daha iyi olanaklar, daha iyi eğitim istiyorsanız okul aile birliğine katılın.

Öğrencilere, sanatçılara, eğitim kurumlarına, sizden farkı olmayan kentlileriniz, komşularınız burs veriyorsa, onları, derneklerini destekleyin.

Öğrenin, okuyun, konserlere gidin, yazarların söyleşilerine katılın, düşüncenizi yazın kent gazetesine gönderin. Söyleşiler düzenleyin, okuduğunuz kitabı tavsiye edin, arkadaşınıza borç verin.

İlgilenin, izleyin, hobiniz olsun, yontun, boyayın, koroya girin, sabah ve akşam parkta kıyıda yürüyün. 2 bin 400 yıl önce yürüyün demiş düşünür.

Şiir yazın, öykü yazın. Yazanların yazdıklarını okuyun, insanları cesaretlendirin. Kadın erkek eşitliğini, laikliği, çağdaşlığı, uygarlığı, savunun.

Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insan olun. Ülkeyi kurtaracak, tarikatlar, cemaatler değil, ülkeyi kurtaracak sizin özgür düşünceniz, aydınlık kafanız.

Cumhuriyeti savunun, sevgilinize, öğretmeninize, ustanıza, mahallenizdeki yazar kadına çiçek hediye edin. Yaşam sizin, yaşamınızı güzel yapın, birleşin, ortak makarna gününüz olsun, yeni şarkılar yazın, yeni şarkılar söyleyin. Hayatınızı yapın.

Bu ülkeyi modern, demokrat, özgür, laik, zengin, saygın, barışık, sosyal, çevre dostu, orman dostu, hukuka uyulan, hukuku üstün, insanları duyarlı, insanları yaratıcı, insan sever insanların ülkesi yapın. Durmayın yapın. Tek olarak yapın, durmayan insanlarla yapın.