Kırıkkale’de tarım ve hayvancılıkla uğraşan aile, devletten aldıkları desteklerle işletmelerini büyütmeye devam ediyor. Aile üyesi Osman Ilıcan, yüzde 50 hibeyle 50 adet besilik hayvan aldıklarını belirterek işletmelerinde hem üretim kapasitesinin hem de kar marjının arttığını ifade etti.

Kırıkkale’nin Çelebi ilçesine bağlı Tilki köyünde yaşayan Ilıcan ailesi, tarım ve hayvancılık sektöründe devletin sunduğu desteklerle işletmelerini her geçen yıl büyütüyor. Devletin yüzde 50 hibe desteğinden faydalanarak Brezilya’dan ithal ettikleri 50 adet ’brangus’ cinsi besilik sığırla işletmelerini büyüten aile, üretim kapasitesini her geçen yıl artırıyor. Toplamda 250 büyükbaş ve 250 küçükbaş hayvan barındıran mandıralarında hem et hem de süt ürünleri üretimi yapan Ilıcan ailesi, yerel ekonomiye de katkı sağlıyor. İşletmelerini büyütme sürecinde yaşadıkları en büyük sorunlardan biri ise çoban bulma sıkıntısı. Yerli çoban bulunamadığı için Afganistan uyruklu çobanlarla çalışmayı tercih eden aile, bu çalışanlara 35 bin lira aylık ücret ödüyor. Ilıcan ailesi, sektördeki yatırımlarını sürdürerek üretim kapasitesini daha da artırmayı ve bölgedeki hayvancılık faaliyetlerinin gelişimine katkı sağlamayı hedefliyor.

İşletme sahibi Tilkili köyü muhtarı Osman Ilıcan (45), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, devletten aldıkları destekle ithal hayvanların uygun fiyatlı olması sayesinde kar marjının arttığını söyledi. Ilıcan, 2015-2016 yıllarında devletin sağladığı yüzde 50 hibe desteği ile makine ve ekipmanlarını modernize ettiklerini belirtti.

"Devletimiz gerçekten güzel destekler veriyor, ’Alamıyorum’ diye bir şey yok"

Ilıcan, "İşletmemizde şu anda 250 büyükbaş hayvanımız var. Normalde mera hayvancılığı yapıyoruz. Hayvanlarımız yazın arazide otluyor. Kendi işletmemizde ürettiğimiz süt, peynir, tereyağı gibi ürünleri kendimiz değerlendiriyoruz. Devletin desteği şu: İç piyasaya göre ithal hayvanlar daha uygun oluyor. Fiyatı uygun olunca da kâr marjım artmış oluyor; bu da destek sayılır. Mesela bir hayvanı 60 bin liraya mal etmişsem, bunu başka bir yerden temin etmeye kalkarsam 80 bin lira bandında oluyor. Çok büyük bir talep var. İthal hayvana da çok büyük talep oldu. Bu işlerin resmi prosedürleri var. Onları yerine getiremezsen destek alamıyorsun. Yoksa devletimiz herkesin yanında. Küçükbaş olsun, büyükbaş olsun, tarım ürünleri olsun, kanatlı hayvancılık olsun... Bir zamanlar genç çiftçilerimiz vardı. Devletimiz gerçekten güzel destekler veriyor. ’Alamıyorum’ diye bir şey yok" diye konuştu.

Uzmanı açıkladı: Memur ve memur emeklileri yüzde 11,5 ile yüzde 12 arasında zam alacak Uzmanı açıkladı: Memur ve memur emeklileri yüzde 11,5 ile yüzde 12 arasında zam alacak

"Çalıştıracak adam bulamıyoruz"

Hayvancılıkla uğraşanların karşılaştığı en büyük sıkıntının çoban bulunamaması olduğunu ifade eden Ilıcan, "En büyük sıkıntımız işçi bulunamaması. Çalıştıracak adam bulamıyoruz. Bu hayvanların otlaması lazım; bunu yapacak adam bulamıyoruz. Çobanlık peygamber mesleği, gerçekten rahat. Çok güzel bir iş ama şimdiki gençlerimiz yapmıyor. Maaşlar da çok yüksek oluyor. Afgan işçilere 35 bin lira ile 40 bin lira civarında maaş veriyoruz. Yemesi içmesi bize ait. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Çok güzel destekleri ve projeleri var. Çeşit çeşit projeler mevcut; yararlanmak isteyenlere duyurulur. Gençlerimize diyorum ki, Tarım İl Müdürlüklerine gitsinler, araştırsınlar. Projelere müracaat etsinler. ’Hiçbir şey olmayacak’ diye bir şey yok. Desteklerinden yararlansınlar, 3-5 hayvanla başlasınlar, işlerini büyütsünler" dedi.

"Tamamıyla bir aile işletmesi"

İşletmenin işleyişi hakkında bilgi veren Yunus Ilıcan (40), "Sabah kalkıyoruz, hayvanları kontrol ettikten sonra yemlemesini yapıyoruz. Buzağıları da emdiriyoruz; annesine elde besleme yapmıyoruz. Daha sonra genel bakımlarını yapıyoruz: Sağlığı, alt temizliği, hasta hayvanların tedavisi... Yemi kendimiz yapıyoruz. Tamamıyla bir aile işletmesi" diyerek aile dayanışmasının bu başarıda büyük rol oynadığını dile getirdi.

"Toprak bizi çekti, geldik buraya"

Küçük yaşlardan itibaren toprakla iç içe bir yaşam süren Ahmet Kürşat Ilıcan (26) ise, aile büyüklerinden öğrendiği yöntemlerle hayvancılığında yanı sıra çiftçilik yapmaya devam ediyor. Tarlalarında genellikle arpa ve buğday ektiğini belirten genç çiftçi Ilıcan, "Toprak bizi çekti, geldik buraya. Babamızdan, dedemizden ne gördüysek aynı şekilde icra ediyoruz işleri. Toprakla uğraşmayı seviyorum. Onun için hiçbir yere gitmeyi hiç düşünmedim. Bizim ülkemiz tarım ülkesi olduğu için üretmemiz lazım. Genel olarak tarlalarımızda arpa, buğday ekiyoruz. Bizim buralar kıraç olduğu için sulu arazimiz çok az. Sular bayağı derine düştü. İklim kurak gittiği için tamamen burası kıraça döndü. Devletimizin de desteklerinden faydalanıyoruz. Tarım ve hayvancılık işimizi büyütmeye çalışıyoruz. Biraz da teknolojiye ayak uydurmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: iha