Haber Merkezi

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında Mersin tarımı başta olmak üzere Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün birinci derece sit alanından çıkartılacağına dair iddialarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

4 BİN HEKTARDAN 2 BİN 700 HEKTARA DÜŞTÜ

Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü'yle ilgili resmi kaynak verilerini açıklayan Ekmen, konuşmasının devamında, “Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ilk olarak 1944 yılında kurulmuş ve 4 bin hektarlık bir tahsisat var. Bu 4 bin hektardan bugün geriye 2 bin 700 hektar kalmış ve bu 2 bin 700 hektarın sadece bin 300 hektarında tarım yapılabilmekte. Ve yine yıllar içerisinde 1972, 1974, 1986, 2011'deki bütün değişimlerden sonra 2015 yılında bugün bünyesinde Tarsus ve Çamlıyayla'daki bir kısım alanları da özellikle Tarsus Toprak Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü'nden devraldığı alanları da içerecek bir şekilde Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü olarak 2015 yılından beri faaliyeti gösteriyor. Ve burada tam yedi bölüm sebzecilik ve süs bitkileri, meyvecilik ve bağcılık gıda teknolojileri, tarım ekonomisi, toprak su kaynakları, arıcılık ve üretime ve işletme bölümleri altında ve bir o kadar da laboratuvar kapasitesiyle neredeyse toprak analizinden ürün analizine kadar herhangi bir konuda çiftçimizin başka bir yerde bir analiz yapma gereğini duymayacağı kadar gelişmiş bir laboratuvar altyapısı da var” ifadelerini kullandı.

HASTANE YAPACAK BAŞKA KIRAÇ ARAZİ YOK MUYDU?

Ekmen, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde birçok alanda faaliyetlerin olduğunu vurgu yaparak, “Bizim için önemi sadece tarımsal alanda yapmış olduğu verimlilik artırıcı, çeşit artırıcı ve tarımsal geliri artırıcı faaliyetler midir? Hayır, buranın kendi deniz sahili de var. Karata Kaplumbağalarının yumurtlama yaptığı ve sadece Karata Karata değil Selonia Midas türlü kaplumbağanın da bulunduğu ve bütün bunların Uluslararası Bern Sözleşmesi ile Türkiye'nin sorumluluk alanı yani bunların yaşatılması ve geleceğe taşınması konusunda sorumluluk aldığı bir alandır. Kendi içerisinde böceğinden, kaplumbağasından, farklı balık türlerinden özel endemik bir habitata sahip bir bölgedir” şeklinde konuştu. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün 1944 yılında 4 bin dönümken bugün 2 bin 700 hektara düştüğünü söyleyen Ekmen, enstitünün bilgilerine göre tarımsal alanın bin 300 dekara düştüğünü kaydetti. Türkiye’nin en kıymetli tarım arazilerinin başında gelen havza arazilerinin içerisine bazı yapıların yapıldığını belirten Ekmen, şöyle devam etti; “Üzülerek söyleyelim; dönem içerisinde Erdemli Devlet Hastanesi, Küçük Sanayi Sitesi içerisinden yol geçirmek, okul yapılması, araştırma merkezinin geniş bir dinlenme tesisine dönüştürülmesi gibi birçok vakayla karşılaşmışız ve arazisinin yaklaşık üçte birini kaybetmiş. Bugün itibariyle de Çeşmeli Taşucu’nun Erdemli bağlantısının buradan yeni bir kayıp yaratıp yaratmayacağı da doğrusu bir endişe konusu. Burada mesela şöyle ilginç bir örnek var. Devlet hastanesine izin verilmiş. O bölgede başka bir arazi yok muydu? Kıraç bir bölge yok muydu?”

Büyükşehir, Zafer Bayramı’nın coşkusunu kentin her yanına taşıyacak Büyükşehir, Zafer Bayramı’nın coşkusunu kentin her yanına taşıyacak

MERSİN KAMUOYUNDA BÜYÜK BİR ENDİŞE VAR

Ekmen, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün 2000 yılında Adana Kültür Varlıkları Koruma Kurulu ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından birinci derecede doğal sit alanı kararı alındığını hatırlatarak, “Aynı şekilde 2021 yılında ve 2020 yılında iki ayrı kararla da Cumhurbaşkanlığı, bu bölgeyi önce nitelikli doğal koruma alanı sonra da kesin korunacak hassas alan olarak ilan etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada kamuoyunda bir tartışma var. Bu tartışma buranın birinci derece SİT bölgesinden çıkartılacağına dair bir çalışma yürütüldüğüne dair bir kaygıdır. Henüz Tarım Bakanlığı ve yerel yöneticiler bu konuda bir açıklama yapmış değil. AK Parti Mersin Milletvekili Sayın Ali Kırat'la yaptığı bir açıklamayla böyle bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmiştir. Ancak kamuoyunun kaygıları devam etmektedir. Dün ve bugün hem yerel basında hem sivil toplumda hem Mersin'in bütün siyasi çeşitliliğini, sosyolojik çeşitliliğini içinde barındıran kentine duyarlı insanları tarafından konu büyük bir hararetle tartışılmaya devam edilmektedir” açıklamasında bulundu. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü için harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Ekmen, “Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün bugün itibariyle verimliliğinin tespiti, bu verimliliğin arttırılması, bu alandan herhangi bir devlet kurumuna ya da özel sektöre herhangi bir gerekçeyle tek bir metrekare daha yer verilmemesi. Tabii ki bu alan derken sadece Erdemli'deki alanı kastetmiyoruz. Buraya bağlanmış olan Tarsus ve Çamlıyayla'yı da kastediyoruz.  Yani kendi verilerine göre yüzde 30 doktora, yüzde 60 yüksek lisans, yüzde 10 lisans seviyesinde olmak üzere 70 araştırmacı var. Belki buranın idari yapısını da adeta bir üniversite araştırma enstitüsü gibi, buradaki akademisyenlerin daha etkin olabileceği bir modeli de dönüştürmek gerekir” dedi.

EKMEN’DEN TARIM BAKANI İBRAHİM YUMAKLI’YA ALATA SORULARI

Ekmen, konuşmasının devamında Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya şu soruları yöneltti; Geçtiğimiz yıl veya bir önceki yıl buraya bir biyodizel üretme amaçlı piroliz tesisinin kurulduğu ifade ediliyor. Şimdi birinci derece doğal sit alanı olan tescil edilmiş bir yerde biyodizel üretme amaçlı piroliz tesisinin kurulmuş olması ne kadar doğrudur? Kamuoyunda buranın birinci derece sit alanının değiştirileceğine dair bir tartışmanın dayanağı nedir? Şu ana kadar bu alandan yer talep etmek isteyen herhangi bir kurum söz konusu mudur? 1944 yılında tahsis edilen alandan bugün geriye ne kadar kalmıştır? Bu süre içerisinde, yani 60 yıllık dönem içerisinde Alata Enstitüsü kapsamındaki tarımsal bölgeden hangi kuruma ne kadar arazi tahsis edilmiştir? Hangi amaçla tahsis edilmiştir? Bu tahsislerin ne kadarı amacına uygun kullanılmıştır? Bugün itibariyle Alata Tarımsal Bölgesi'nden yeni bir tahsis talebi söz konusu mudur? Burada yapılacak herhangi bir tahsisin yani bu bölgenin doğal dokusunun bozulmasının Uluslararası Çevre Koruma Teşkilatları ile imza altına alınan başta Bern Uluslararası Sözleşmesi olmak üzere birçok sözleşme açısından Türkiye için doğuracağı yükümlülükler veya Türkiye'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçirerek taahhüt ettiği uluslararası sözleşmelerine aykırılık açısından nasıl bir durum ortaya çıkacaktır? Tarım Bakanlığı bu konuda bir değerlendirme yapmış mıdır?

Kaynak: Haber Merkezi