Akdeniz Belediyesi önünde polis müdahalesi Akdeniz Belediyesi önünde polis müdahalesi

Haber / Ceren Seyran İnan

Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanları Nuriye Arslan ile Hoşyar Sarıyıldız, Başkan Yardımcısı Özgür Çağlar, meclis üyeleri Neslihan Oruç ve Hikmet Bakırhan sabaha karşı evlerine yapılan baskınla gözaltına alındılar.

Gözlatılar sonrasında DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, belediye önünde toplanma çağrısı yaptı. İlerleyen saatlerde toplanan kalabalığa polis müdahale etmişti.

31 Mart yerel seçimlerinden günler sonra 13 Mayıs 2024 tarihinde www.mersinhabermerkezi.com Yazı İşleri Müdürü Umut Çor’a verdiği özel röportajdaki, “DEM Partisi bir önceki seçimlerde HDP adıyla siyaset sahnesindeydi ve yine Akdeniz Belediyesi’ni kazanmıştı. Fakat bir kayyumla karşı karşıya kalındı ve o dönemki yönetimleri son buldu. Bir kayyum endişeniz var mı?” sorusuna Hoşyar Sarıyıldız, şu şekilde cevap vermişti:

“Biz halkın iradesinin önünde duran herhangi bir engelin demokratik olmadığını, ne olursa olsun halkın iradesinin tecelli etmesi gerektiğini, seçimlerin bu anlamda yetersiz olsa bile, demokrasimiz açısından birer şenlik olduğunu ve kim olursa olsun sandıktan çıkan sonuca saygı duyulması gerektiğine inanan bir gelenekten geliyoruz. Çoğunluk demokrasisi değil, çoğulcu demokrasinin gelişmesi için de üzerimize düşeni yapmaya her fırsatta hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Bu anlamda demokrasinin gelişmesinin en önemli unsurlarından biri; yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, halkın yerel yönetimlerde kendi kendini yönetmesi önündeki engellerin ortadan kalkmasıdır. Bu da ne yazık ki geçmiş zamanda özellikle kayyum iradesinin ve kayyum rejiminin yaratmış olduğu, halkın iradesinin gasp edildiği o kötü örneklerin yaşanmasıyla sekteye uğradı. Kayyum, Türkiye demokrasisinin 20 yıl geriye gitmesine neden oldu.

Kayyum iradesi ne tabanda ne genel siyasette ne de toplum içerisinde de kabul görmedi. Türkiye'nin dünyadaki prestijine zarar verdi. Kayyumun yaratmış olduğu tahribatlar yıllar boyunca da belki kolay kolay silinmeyecek bir noktadaydı. Çünkü kayyum bir bürokrattı, o toplumun değer yargılarını tanımayan, o toplumun içerisinde yaşamayan, o sahanın, o sokağın sorunlarına yabancı olan bir bürokrattı. Doğal olarak o toplumun sorunlarını anlayamayacak, o toplumun iradesiyle oraya gelmemiş, atanmış bir kişi olduğu için de toplumun sorunlarına çözüm getiremeyecek bir noktadaydı. Çoğu kez işte; yaşanan yolsuzluk iddiaları, yaşanan işten çıkarmalar gibi sorunlar da kayyum yönetimi, yerel yönetimleri ve siyasal genel siyasetin bir yansıması haline de getirmişti. Biz burada diyoruz ki, yerel yöneticilerin genel siyasetle işi olmaz. Yerel yöneticilerin asli görevi demokratik bir şekilde yerelin sorunlarına çözüm getirmesi ve o bölgenin kalkınması için projeler ve hizmetler üretmesidir.

Bunun önündeki bir engel de hukuken de vicdanen de demokrasimiz için de kabul görülecek bir durum değildir.

‘Kayyum burada da uygulanır mı, kayyum yeniden devreye konur mu?’ sorunuza ise şunu söylemek istiyorum: Türkiye'nin demokrasisinde birçok kez yanlış uygulamalar yapıldı. Umarız önümüzdeki dönem benzeri yanlış uygulamalar yaşanmaz. Çünkü bu sadece bir belediyeye dönük yaşatılan bir gasp iradesinin değil, tüm toplumun aslında vicdanını yaralayan bir sonuca neden oluyor.

Türkiye'nin demokrasisi yara almış oluyor. Türkiye'nin dünyada ve Avrupa'da olan prestiji zarar görmüş oluyor ve ülke git gide daha da antidemokratik bir yapıya dönüşmüş oluyor. Biz Akdeniz'de herhangi bir kayyum uygulamasının yaşanabileceğini düşünmüyoruz. Çünkü Akdeniz'de kayyum yaşanmış olsaydı yolsuzluklara, vurgun ve talana ilişkin olarak bir önceki yönetim yapılırdı zaten. Bir önceki yönetimde, yapılan yolsuzlukların belediyenin içerisine düşmüş olduğu borç batağında olsa olsa o zaman yaşanırdı kayyum uygulaması.

Bu dönem zaten yolsuzlukla, işte halkın menfaati dışında bir çalışmayla işi olmayacak bir yönetim, halkın iradesiyle başa gelmiş durumda. Biz herhangi bir yöntem ve halkın iradesinin, halkın menfaatinin dışında olan herhangi bir faaliyet içerisine girmiyoruz. Böyle bir gündemimiz asla mümkün değil, olamaz. Bizim yapmış olduğumuz işleyişler bellidir. Biz halkın sorunlarını kendi gündemimize almış durumdayız. Mahallelerin ihtiyaçlarını göz önüne alarak, altyapı ve üstyapı projelerimizle halkımıza hizmet eder bir noktadayız ve yaptığımız her fiil, yapmış olduğumuz her çalışma hukuk sınırları içerisinde denetlenebilen, hukuk sınırları içerisinde araştırılabilecek çalışmalardır. Altına imza attığımız hiçbir evrak, halkın menfaatinin dışında bir evrak değildir. Hukuka aykırı herhangi bir çalışmamız bu anlamda mümkün değildir. Ben kendim de aynı zamanda bir hukukçuyum, 10 yıllık avukatım. Neyin hukuk dışı neyin hukuka uygun olduğunu gayet iyi bilebilecek bir noktadayım. Yaşanabilecek herhangi bir hukuk dışı yöntemin meydana gelmemesi için de kendim ayrıca hassasiyetle sürece yaklaşıyorum. Bütün personellerimizin, yapmış olduğumuz bütün çalışmalarımızın hukuka uygunluğuna azami dikkat ediyoruz. Gerek siyaseten gerekse de halkın menfaatine olan durumun da bu olduğunu bildiğimiz için bunu yapıyoruz. Zaten göreve gelir gelmez de Sayıştay’dan müfettiş denetleme talebinde bulunmamız da ne kadar bu süreci şeffaf götüreceğimizin bir kanıtı mahiyetindedir.

Hemen yanı başımızda, karşımızda, 100 metre ilerimizde Adalet Sarayımız var. Savcılarımız, hakimlerimiz, avukatlarımız burada. Buradan hemen taş atsa, ulaşılabilecek bir mesafede. Hukuk dışı bir çalışma yapılması da zaten hayatın olağan akışına uygun olmayacaktır. Akdeniz’de herhangi bir kayyum uygulaması olacağını düşünmüyorum. Bunun dışında bir durumun da hukuki değil siyasi bir tasarruf olacağını biz öngörüyoruz.

Çünkü hukuken elde edilemeyen, seçim sonuçlarıyla kazanılamayan yerlerin, hukuk dışı yöntemlerle, kayyum uygulaması gibi yöntemlerle ne yazık ki ele geçirildiğine dair kamuoyunda ulaşılmış yargılar var, ulaşılmış düşünceler, kanılar var. Biz bu dönem de böyle yanlış bir uygulamanın doğmaması için, ilgili mercileri demokratik bir tutum içerisinde davranmaya, seçimin sonuçlarına sadık kalmaya, seçimin sonuçlarına tahammül etmeye davet ediyoruz ve diyoruz ki; önümüzdeki beş yıllık dönem içerisinde demokratik, katılımcı ve şeffaf bir anlayışla, denetlenebilen ve ulaşılabilir bir belediye yönetimini el birliğiyle inşa edelim. Bunu yaparken de ilgili mercilerle birlikte bu işin denetlenebilir bir noktada yer alması için de üzerimize düşeni yapacağız.”

Muhabir: Ceren Seyran İnan