Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, antibiyotiklerin gereğinden kısa ya da uzun kullanılması da sıkça yapılan bir hata olduğunu belirtti. Kartal, “Yoğun ve uygunsuz antibiyotik kullanımı direncin en önemli tetikleyicisi olup, bağırsaklarımızdaki immun sistem düzenleyicisi yararlı bakteri dengesini de bozmaktadır. Konunun çözümü çok faktörlü olmakla birlikte, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de akılcı antibiyotik kullanımını sağlamak en önemli faktördür” diye anlattı.

“Dünya Anti Mikrobiyal Direnç (AMD) Farkındalık Haftası” dolayısıyla bilgilendirici bir açıklama yapan Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, antimikrobik ilaçların bakteriler başta olmak üzere virüsler, mantarlar gibi her türlü mikroorganizma için tedavi amaçlı kullanıldığını, ancak zaman içinde duyarlılık durumunu etkileyen çeşitli nedenlerle antimikrobiyal direnç gelişebildiğini anlattı. Kartal, AMD’nin sadece insan sağlık sektörü ile ilgili bir konu olmadığını, hayvan sağlığı, gıda üretimi ve çevre üzerinde de önemli etkileri olduğunu ifade ederek, “İlaç dirençli patojenler her yerde herkes için tehdit oluşturabilmektedir. Antimikrobiyal dirençli etkenler insanlar, hayvanlar ve bitkiler ile birlikte tüm dünyada hareket halinde bulunmaktadır. Bakteriler sahip oldukları direnci birbirleri arasında aktararak doğada direnç genlerinin sürekli birikimine neden olmaktadır. Antimikrobiyal direnç açısından en önemli grup antibiyotikler olup bakteriyel etkenlerde gelişen ilaç direncinin bir sonucu olarak enfeksiyonların tedavisi giderek zorlaşmakta, hatta özellikle hastanede yatan hastalarda gözlenen mevcut antibiyotiklerin tamamına dirençli mikroorganizma enfeksiyonların tedavisi imkânsız hale gelebilmektedir. Bu durum bir yandan hastaların daha uzun süre hastanede kalmasına, ölümüne bir yandan da önemli bir işgücü kaybı ve maliyete yol açmaktadır. Yeni geliştirilen antibiyotiklerin sayısı tüm dünyada çok az olup, çok pahalı ve erişim de kolay değildir. Kaldı ki bunlara da hızla direnç gelişme riski bulunmakta olup, elimizdeki antibiyotikleri doğru kullanmazsak yeni antibiyotiklerin geliştirilmesi de çözüm olamayacak gibi görünmektedir” diye belirtti.

“Akılcı antibiyotik kullanımını sağlamak en önemli faktördür”

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hem poliklinik şartlarında hem de yatan hastalarda yoğun antibiyotik kullanımı söz konusu olduğunu belirten Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, şunları anlattı;

ESOGÜ’lü genç diş hekimi adayları beyaz önlüklerini giydi ESOGÜ’lü genç diş hekimi adayları beyaz önlüklerini giydi

“Antibiyotikler sadece bakteriyel etkenlere karşı tedavi edicidir. Virus ya da diğer etkenlerde işe yaramaz. Yüzde 80-90‘ı viral etkenlere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında sırf ateş olması ya da sonradan alt solunum yollarına ineceği kaygısı ile antibiyotik kullanımı en sık yapılan uygunsuz kullanımlardan biridir. Viral enfeksiyonlarda da sıklıkla ateş olmaktadır. Hastanede yatan hastalarda da çoğu zaman bakteriyel bir enfeksiyon tanımlaması olmadan genel durum bozukluğu, CRP gibi akut faz parametreleri yüksekliği gibi nedenlerle antibiyotik kullanımına eğilim fazla görülmektedir. Oysa enfeksiyon dışı enflamasyonla seyreden bir çok durum CRP değerinin yükselmesine neden olabilmektedir. Antibiyotiklerin gereğinden kısa ya da uzun kullanılması da sıkça yapılan bir hatadır. Yoğun ve uygunsuz antibiyotik kullanımı direncin en önemli tetikleyicisi olup, bağırsaklarımızdaki immun sistem düzenleyicisi yararlı bakteri dengesini de bozmaktadır. Konunun çözümü çok faktörlü olmakla birlikte, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de akılcı antibiyotik kullanımını sağlamak en önemli faktördür. Antibiyotiklerin uygun endikasyonlarda ve uygun sürelerde kullanılması, hastanelerde enfeksiyon kontrolünün en üst düzeyde sağlanması, el hijyeni konusunda farkındalığın artırılması, uygun aşılamalar ile enfeksiyon etkenlerinin yayılımının engellenmesi alınabilecek önlemlerin başlıcalarıdır.”

Kaynak: iha